Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

ORTODOKS DOKTRİNLERİ

 

Papanın "Kilise'nin Başı" ve "Yanılmaz" Olduğu İddiaları
 

 

 

Papanın yanılmazlığı ile ilgili Papist (Papacı) dogma, 1. Vatikan Sinodu’nun 18 Haziran 1870 tarihli 4. oturumunda kaydedilmiştir.

Papistler, Papanın sözde yanılmazlık doktrinini kanıtlamak için aşağıdaki üç Yeni Antlaşma ayetini kullanmaktadırlar:

1.ayet
Simun Petrus, «Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin» cevabını verdi. İsa ona, «Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!» dedi. «Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babamdır. 18Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus'sun ve ben topluluğumu bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek. Göklerin Egemenliğinin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak.» (Matta 16:16-19)
 
Kilise’nin üzerine inşa edildiği “kaya”, Havari Petrus’un kişiliği değildir; bu cümledeki “kaya” sözcüğü, Petrus’un “Mesih’in Tanrı’nın Oğlu olduğu” yolundaki iman açıklamasına işaret etmektedir. Bu, hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçektir! Eğer Mesih gerçekten Petrus’u kastetseydi, “Sen Petrus’sun ve ben Kilisemi senin üzerine kuracağım” derdi. Bu durumda Mesih “Sen Petrus’sun ve ben Kilisemi bu kaya üzerine kuracağım” demezdi.

Altınağızlı Eren Yuhanna şöyle yazmıştır:

“Sen Petrus’sun ve ben Kilisemi bu kaya üzerine kuracağım”, yani söz konusu iman ikrarının üzerine. Bu sözler var olan inanlılara gelecekte başka inanlıların da katılacağını önceden bildirmiş, Petrus’un inancını güçlendirmiş ve onu bir çobana dönüştürmüştür. (Matta hakkında vaaz, No:2 Sayfa 58, 534)

Petrus’un iman açıklaması, elçilerin ve peygamberlerin temelidir (Efesliler 2:20). Kilisenin köşe taşı doğal olarak Mesih’in kendisidir.
Çünkü hiç kimse atılan temelden, yani İsa Mesih'ten başka bir temel atamaz. (1. Korintliler 3:11)

Elçilerle peygamberlerden oluşan temel üzerine bina edildiniz. Köşe taşı Mesih İsa'nın kendisidir. (Efesliler 2:20)
 
Yukarıdaki ayetlerde köşe taşının Mesih olduğu çok açık bir biçimde ifade edildiği ve bize “hiç kimse atılan temelden, yani İsa Mesih'ten başka bir temel atamaz” dendiği gibi, ikinci ayette tüm elçilerin bu temel üzerine inşa edildiği ve Mesih’in, hiçbir havarisini diğerlerinden ayrıştırmadığı açıkça gösterilmiştir.

Elbette aynı öğreti Esinleme kitabının 21. ve 19. bölümlerinde de yer alır. Bu sembolik anlatımlarda havariler, değerli taşlardan yapılmış Kilise temeli olarak betimlenmişlerdir. Hiçbir havari diğerlerinden ayrıştırılmamıştır.

Pek çok patristik ve ayinsel metinde Havari Petrus, havarilerin ilki olarak anılır. Aziz Agustinus; Petrus’u ilk, Pavlus’u ise son havari olarak nitelendirmesine rağmen tüm havarilerin eşit olduklarını vurgulamıştır. Agustinus ayrıca Petrus’un tarihsel açıdan Mesih’e iman ikrarında bulunan ilk havari olduğunu ancak diğer havarilerin başı olmadığını açıklamış ve Petrus’un gayretinin ve açıksözlülüğünün ona çok sayıda başka yüce sıfatlar kazandırdığını belirtmiştir (Vaaz 299c)

Dahası, Petrus’a verilen yetki diğer tüm havarilere de verilmiştir. Mesih şöyle demiştir: “Size (Grekçe’de çoğul) doğrusunu söyleyeyim, yeryüzünde bağlayacağınız her şey gökte de bağlanmış olacak. Yeryüzünde çözeceğiniz her şey gökte de çözülmüş olacak”. (Matta 18:18)

Göklerin Egemenliğinin anahtarları, havarilerin insanları bağışlama yetkisini ifade eder; böylece bağışlanan kişiler Göklerin Egemenliğine girebilirler, başka bir deyişle onun kapısı girmek isteyen insanlara açılabilir.

2.ayet
“(Simun’a) Ama ben, imanını yitirmeyesin diye senin için dua ettim. Geri döndüğün zaman kardeşlerini güçlendir” (Luka 22:32)
 
Bu ayet, Papanın yanılmazlığını ve Kilisenin başı olduğunu hiçbir şekilde kanıtlamaz! Burada Mesih, Havari Petrus’a kardeşleri olan diğer havarilere destek olmasını öğütlemektedir; diğer havarileri çocuklarıymış gibi yönetmesini değil!

Ayrıca, Petrus’un imanının (Mesih’e imanını üç kez inkâr etmesinin ardından) sabit kalması Papa ile bağlantılı değildir. Hepsinden önemlisi, tüm diğer havariler de ölüm pahasına Rabbe sadık kalmışlardır. Bu ise tüm piskoposların yanılmaz oldukları anlamına gelmez! Belki de Petrus bir din şehidi olduğundan, tüm Papalar da din şehidi mi sayılmaktadır? Papa I. Leo’nun (1513-1521) yazdığı bir mektupta aslında Mesih’i inkâr ettiğini unutmayalım!

3.ayet
İsa ona, «Koyunlarımı güt» dedi. (Yuhanna 21:17)
 
Yani? Zaten her bir havari ve her piskopos bir çoban değil midir? Kendinize ve Kutsal Ruh'un sizi gözetmen olarak görevlendirdiği tüm sürüye göz kulak olun. Rab'bin kendi kanı pahasına sahip olduğu inanlılar topluluğunu gütmek üzere atandınız. (Elçilerin İşleri 20:28)

Ayrıca Yuhanna İncili’ndeki ayette Mesih, kendisini inkâr eden Petrus’u yeniden havariler grubuna dahil etmektedir.

Elçisel yetkinin sürekliliğinden dolayı, Roma piskoposları Kilise’de önemli bir konum edindiler; ancak bu durum Papanın diğer tüm piskoposları yönetme hakkına sahip olduğu veya herhangi bir şekilde yanılmazlık özelliği taşıdığı anlamına gelmez. Eğer Papa gerçekten tüm Kilisenin başı olsaydı, bu öğretiye Kutsal Kitap’ta veya Hristiyan geleneğinin tamamında değinilmiş olması gerekmez miydi?

Kiliseye ait konularda hiçbir piskoposun yetkisi sınırsız değildir; çünkü Kilisenin başı sadece Mesih’tir (Koloseliler 1:18)

Bazı havarilerin İki farklı olayda birinci olmayı istediklerini; ancak Mesih’in birincilik istememeleri konusunda onlara ders verip hepsinin eşit olduğunu onlara söylediğini İncil’de mutlaka okumuşuzdur (Markos 10:35-45 ve Luka 22:24-30). Mesih, Petrus’un birinciliğini hiçbir yerde belirtmemiştir!

Aziz Petrus, EX CATHEDRA (dinsel öğreti ile ilgili konularda) olarak nitelendirilebilecek hatalar yapmış; ancak hataları havari Pavlus tarafından düzeltilmiştir. Galatyalılara Mektubunda (2:11-21) Pavlus şöyle der: Ne var ki, Kefas Antakya'ya geldiği zaman, suçlu olduğu için ona açıkça karşı geldim … Öbür Yahudiler de onun gibi ikiyüzlülük ettiler. Öyle ki, Barnaba bile onların ikiyüzlülüğüne kapıldı”.

Şimdi güya Papanın olduğu gibi, havari Petrus gerçekten yanılmaz olsaydı, Pavlus ona açıkça karşı gelmeye ve tüm Kilisenin huzurunda onu ikiyüzlülüğünden dolayı suçlu olarak nitelendirmeye nasıl cesaret edebildi?

Havari Petrus, Getsemani bahçesinde yakalanan Tanrı-insan Mesih’i üç kez inkâr etmişti.

Havari Petrus bile yanılmaz değilken, Vatikan’ın tepesindeki hükümdar, kendisini nasıl yanılmaz ilan edebilir?

Yeruşalim’deki elçisel toplantıda son karar, Rabbin kardeşi ve toplantıda baş konuşmacı olan Yeruşalim piskoposu Yakup tarafından verildi, Petrus tarafından değil!! (Elçilerin İşleri 15:13-21)

Dahası, havariler Samiriye’ye Yuhanna ile birlikte Petrus’u da göndermeye cesaret ettiler; oysa Petrus diğerlerinden daha fazla yetkiye sahip olsaydı bu tür bir eylemin gerçekleşmesi mümkün olmazdı.


Yine de Papa gerçekten yanılmaz olsaydı, bu kadar çok sayıda Konsüle niçin ihtiyaç duyuldu? Neden son derece kolay bir yöntemle o sırada görevde olan Papanın Tanrı tarafından esinlenmiş fikri alınmadı? Çünkü “gerçeğin direği ve dayanağı” (1. Timoteus 3:15) Kilisedir, Papa değil!Her insan yalancı olsa da, Tanrı'nın doğru olduğu bilinmelidir” (Romalılar 3:4). Rabbin saf sözünü bir bütün olarak ancak Kilise öğretebilir.

Papa Liberius (M.S. 352-366)

Bu Papa görevden alındı; çünkü İmparator II. Konstantin’in baskısıyla “Oğul’un Baba ile aynı değil benzer özde” olduğunu söyleyen yarı-Ariusçu iman ikrarını ve Aziz Athanasius’un mahkumiyetini onaylamaya rıza göstermişti (Aziz Athanasius, Arius Yanlılarının Tarihi E41, Sozomenou Ecclesiastic History D 8-11). Bu, tüm Hristiyanların çobanı ve öğretmeni olduğu söylenen bir Papanın görevinin başındayken aldığı resmî bir karardı.

Papa I. Onorius (M.S. 625-638)

Bu Papa yanılmaz olmamakla kalmadı, "Monotheletism" denen bir sapkınlığı da benimsedi! (Bu sapkın öğretiye göre Mesih’te insanî ve Tanrısal olmak üzere iki ayrı irade yerine tek bir irade vardı). Aynı sapkınlığı benimsemiş Konstantinopolis Patriği Serigos’a M.S. 634 yılında yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Böylece biz de Mesih’te tek bir irade bulunduğunu ikrar ediyoruz”.

Bu Papa, 6. Ekümenik Konsül’de Eski Roma piskoposu unvanıyla ve kendisi gibi düşünen diğer piskoposlarla birlikte (Sergios, Theodoros, Cyrus, Petrus, Pyrrhus and Paulus (Kanun 13, 16 18). derhal lanetlendi. Onorius ayrıca eski yılanın bir aracı ve Kilisenin engeli olarak tanımlandı. İmparator huzurunda bizzat Roma’daki yeni Papa Agathon tarafından suçlandı (Kanun 13)

Benzer bir şekilde, Papa II. Leo’nun da 6. Evrensel Konsül’ün kararlarını onaylamak için İspanya piskoposlarına ve İspanya kralı Ervig’e yazdığı mektuplarda Onorius’u lanetlediği kesindir. (Charles J. Hefele, "A History of the Councils of the Church", Edinburgh: Clark, 1896, Cilt V, s. 181-187)

Papa IV. Innocentius (M.S. 1243-1254)

Bu Papa, sapkın öğreti taraftarlarına Engizisyon mahkemesi tarafından işkence edilmesini dinsel bir uygulama haline getirdi ve ondan sonra gelen Papalar da resmi mühürleriyle sapkınların yakılmasını onayladılar. Bu, Papist Kilisenin yüzlerce yıl sadık kaldığı resmî bir uygulamaydı.

Bu Papa da mı yanılmazdı?

(Ortodoks) Papa III. Leo (796-816) “ve oğuldan” ibaresine inatla karşı çıktı.

Papa IV. Sergios (1009-1012) ise, “ve oğuldan” sözcüklerini keyfî bir şekilde İznik İman Kanununa ekledi.

Bu Papaların ikisi de mi yanılmazdı?

Papa VI. Pavlus, Azize Barbara gibi pek çok azizin isimlerini Azizlerin Latin Kitabından çıkardı. Böyle yaparak sadece Kilisenin kutsal geleneğini değil, kendinden önce görev yapmış tüm Papaları da hiçe saydı.


 

 

 

           

22-2-2010 tarihinde yazéldé.

22-2-2010 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN