Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

 ÖZEL GÜNLER VE BAYRAMLAR

 

AF PAZARI

Kaynak: orthodoxwiki ve goarch.org sitelerinden çeviren Theofilos

 


 

Sütlü gıdalara veda pazarı olarak da adlandırılan Af (Bağışlanma) pazarı, Oruç öncesi dönemin son günü olup Etlere veda pazarından sonraki ve Ortodoksluk pazarından önceki pazardır.

Günün Önemi:

Büyük Oruç döneminden önceki bu son pazar günü ve Ortodoks Hristiyanların geleneksel olarak Paskalya'dan önce sütlü gıda yedikleri son günde Kilise, Adem ve Havva'nın Cennet bahçesinden çıkarılışını anar. Tanrı, Adem ve Havva'ya bahçedeki bir ağacın meyvesini yememelerini emretmiş (Yaratılış 2:16); ancak onlar bu emre itaat etmeyerek insan ırkının ölümün ve çürümenin mirasçısı olmasına yol açmışlardır.

Af pazarında pek çok kişi Büyük Oruç döneminin arifesinde yapılan akşam okumalarına katılır. İmanlılar, oruç ve bağışlanma konularında Rabbin öğretilerini dinlerler ve Tanrı da onları bağışlasın diye (Matta 6:14) birbirlerini affederek oruç dönemine girerler.

Bu pazar gününe ait İncil okumasında da oruçla ilgili öğütler vardır (Matta 6:16-18).

Af Töreni:

Akşam dualarının sonunda papaz, analogion veya ambon denen yerde durur; imanlılar da sırayla gelip günün ikonasına saygı gösterirler ve secde edip "Günahkâr olan beni bağışla" derler. Papaz da secde edip "Tanrı bağışlar, beni bağışla" der. İmanlı da "Tanrı bağışlar" deyip papaz tarafından kutsanır. Bu esnada koro alçak sesle Paskalya Kanonu'nun ilahilerini okur. Papaz tarafından kutsandıktan sonra, imanlılar birbirlerinden de af dilerler.

Kutsal Kilise babaları 40 günlük oruç döneminden bir önceki bu pazar gününü Adem'in mutluluk cennetinden çıkarılmasını anmaya ayırarak, orucun insana ne kadar faydalı olduğunu ve açgözlülük (doyumsuzluk) ile Tanrı'nın emirlerini çiğnemenin ne büyük zarar ve yıkıma yol açtığını bizlere sadece sözle değil, gerçek eylemlerle de göstermektedirler. Tanrı'nın insana verdiği ve ilk yaratılanların duyup da uymadığı ilk emir oruç ile ilgiliydi. Bu itaatsizlik sonucunda, hayal ettikleri gibi Tanrı olmamakla kalmadılar, kendilerine verilmiş olan kutsal yaşamı da kaybettiler. Ölüme ve çürümeye düşüp bu ve benzeri pek çok kötülüğü tüm insanlığa da aktardılar.

Kutsal Kilise babalarının bu gerçekleri hatırımıza getirmelerindeki amaç, günaha düşüşün ve ilk yaratılanların açgözlülüğü ve itaatsizliği sonucunda kaybettiklerimizin bilincine varıp oruç ve tüm Tanrısal emirlere itaat yoluyla o eski mutluluğa ve görkeme dönmek için çaba göstermemizdir. Bugünkü İncil okumasına uygun olarak, orucumuz düşmanlıklarla zorlaşmasın ve engellenmesin diye de önce Tanrı'dan sonra birbirimizden ve tüm yaratılıştan af dileriz.

İlahi: Ey Efendimiz, bilgelik öğretmeni, erdem veren, akılsızlara yol gösterip garipleri korursun; kalbimi güçlendir ve aydınlat. Baba'nın Sözü, bana sözler ver ki ağzım Sana hep şöyle diyebilsin: "Ey merhametli Rab, günahkâr olan bana merhamet et"



PAZAR AYİNİNDEKİ OKUMALAR



Elçisel Mektup: Pavlus'un Romalılara Mektubu 13:11-14:4

Bunu, yaşadığınız zamanın bilincinde olarak yapın. Artık sizin için uykudan uyanma saati gelmiştir. Çünkü şimdi kurtuluşumuz, ilk iman ettiğimiz zamandan daha yakındır. Gece ilerlemiş, gündüz yaklaşmıştır. Bunun için, karanlığın işlerini üzerimizden sıyırıp atarak ışığın silahlarını kuşanalım. Çılgınca eğlencelere ve sarhoşluğa, cinsel ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kapılmayalım. Gün ışığında olduğu gibi, saygın bir yaşam sürelim. Rab İsa Mesih'i kuşanın. Doğal benliğinizin tutkularına uymayı düşünmeyin. İmanı zayıf olanı kabul edin, ama düşünceleri üzerinde onunla tartışmaya girmeyin. Biri her şeyi yiyebileceğine inanır; öte yandan, imanı zayıf olan yalnız sebze yer. Her şeyi yiyen, yemeyeni hor görmesin. Her şeyi yemeyen, yiyeni yargılamasın. Çünkü Tanrı onu kabul etmiştir. Sen kimsin ki, başkasının kulunu yargılıyorsun? Kulu haklı çıkaran da, suçlu çıkaran da kendi efendisidir. Kul haklı çıkacaktır. Çünkü Rab'bin onu haklı çıkarmaya gücü vardır.

İncil: Matta 6:14-21

«Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz. Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın. Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanıza oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.
Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacak.»
 

 

Metropolit Pavlus Yazici

İNCİL AÇIKLAMASI ;
PEYNİR KARNAVALI


Oruç ve Bağışlanma

“İnsanların suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizi bağışlar”

Oruca hazırlığın dördüncü ve son Pazar’ı budur. Ve yarın mübarek oruca başlayacağız. Ferisi ve Aşar Pazarında Mesih tövbe kapılarını açar ve oruca götüren yola girer, bu yolda alçakgönüllülüktür. Kaybolan evlat Pazar’ında ise gözlerini orucun gayesi olan Baba’ya doğrultur. Ve Et Karnavalı Pazarında – Yargılama gününde – yakınımızın önemi konusunda derin bir düşünceye dalar. Çünkü sevginin eylemleri yakınımızla yapılacaktır. Ve burada Bağışlanma Pazar’ında yakınını sevgi ile kucaklar ki oruca sevinçli girsin. Böylelikle Allah ve yakınımız ve kendimizle barışmış oluruz.  Bu Pazar ile ilgili dualarımız ve ritüellerimiz İncil’de olduğu gibi etrafında bütün konuların odaklandığı iki merkez vardır. Birincisi, Adem’in cennetten kovulmasının anılmasıdır. Adem Cennette oturup ağladı. Terennümler ve Kutsal Kitaptan okunan bölümler Cennetteki yaşam ile günaha düşüldükten sonraki müjdeleme olayları arasında mukayese yapar. Terennümler de tekrar edildiği gibi gerçekten ağlama ve tövbe etmeyi haklı kılan bir mukayesedir.

İkinci konu ise Bağışlanmadır. Yani Allahtan bağışlanma dilemek ve yakınımızdakini bağışlama konusudur. İncil Bölümünün odaklandığı nokta işte budur. Allah’ın bize sunduğu bağışlanmayı ve bizim karşımızdakini bağışlamamız konusunu oruç konusundan önce anlatır. Böylelikle oruca başlama hazırlıklarını tamamlamış oluruz. Kilisenin bugün anmış olduğu konu budur. Bu iki konu, cennetten kovulmaya ağlayışımız ve Allah’ın bağışlaması konuları oruç konusunda buluşur.

Allah ile anlaşmazlığa düşmenin sebebi oruca itaat etmemek değil mi? İnsanın itaatsizliği onun cennetten kovulmasının sebebi değil mi? Oruç, insanlar ile Allah arasındaki barışmayı sağlayan vasıtadır. O halde oruç bize, itaatsizlik yerine bağışlanmayı ihsan edecektir.

Peynir karnavalı iki olayı hatırlatır, birincisi Adem’in cennetten kovulması ki bu Allah ile insan arasındaki “kesinti” anıdır. Kutsal Kitapta bu konuyla ilgili resimler çok acı ve kasvetlidir. Allah cennetin kapısını korumak için elinde ateşten bir kılıç bulunan meleği muhafız olarak koyar. Allah ile barışma konusunda bu manzara gerçekten çok zor ve acı bir şeydir. İkinci olay ise, ilahi bağışlanmanın kesin olarak gerçekleşmesinin insanları bağışlama ümidi ile olmasının ilan edilişidir. Bugünkü İncil bölümünün açıkça belirttiği Allah ile “Barışma” anı budur. O halde, yakınımızdakini bağışlayarak ve onunla barışarak başlamamız gereken oruç vasıtasıyla Allah ile barışacağız. Bir fakire yardım etmek veya bir yabancıya iyilik yapmak belki kolaydır. Ama daha zor olan ise yakınımızdaki insanı bağışlamaktır. Barışma, kendi benliğimizi ve saygınlıkları aşan sevgidir. Yakınımızı, yalnızca bazı çıkarlarımızdan değil bütün saygınlığımızın da üstünde gördüğümüzün açık bir ispatıdır. Onu barıştırmakla, tanrısal yüreği razı etmiş ve barışı hissetmiş oluruz. Bu nedenle Kilise yöntemlerine bu Pazar akşamı duasında buluşmayı koydu. Çünkü yöntem, imanı uygulamanın görünen ve eylemsel tarzıdır. Akşam duası sonunda insanlar birbirleriyle kardeşçe kucaklaşır ve sevgi ile barışın alameti olarak birbirleriyle el sıkışır.

Bütün Ortodoks Kiliselerinde bu akşam, Episkopos be pederler bütün müminlerle akşam duasında buluşup birbirleriyle el sıkışıp bağışlanma dileyerek oruca sevinçle ve kuvvetle girme geleneği yerleşmiştir.

İncil bölümündeki yakınımızı bağışlama gerekliliği ve sonra tanrının bağışlanmasına nail olmamız ile ilgili sözlerden sonra oruçla ilgili sözlere geçilir. Oruçta sevinçli olduğumuz görülebilmeli, insanlara somurtkan bir şekilde görünmemeliyiz. Evet, oruç benliğimize eziyet etme veya cezalandırma veya Allah’a bir borç ödeme dönemi değildir. Oruç, kardeşlik sevgisinin egemen olduğu, Allah sevgisinin ve onun nurani doluluğunu hissettiğimiz bir dönemdir. Oruç, semavi nimetin yüreğimize dökülmesiyle doluluğuna eriştiğimiz ve yaşamımızda bulunduğu ve ekmeğimizi yemeyi unuttuğumuz bir dönemdir. Oruç, bir lokma için mücadele ettiğimiz değil aksine öz ekmeğimiz olan şükür ve duaların meleklerin gıdası olduğu bir dönemdir. Oruç kardeşlerimize yiyecek verdiğimiz yani sevgi dönemidir. Bu Pazar akşamı terennüm ettiğimiz dua: Oruç zamanını sevinçle başlayalım ve benliğimizi ruhsal mücadelelerin önüne atalım. Oruçla nefsimizi temizleyelim, bedenimizi heveslerden arındıralım ve ruhsal faziletler ile yararlanalım.

İşte tövbe zamanı, ey kardeşim beni bağışla sözüyle başlayalım. Ve birlikte barış öpücüğü ile oruca başlayalım.

Amin.


 

 

 

 14-2-2010 tarihinde yazéldé.

 17-3-2013 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN