Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

PAZARIN SESİ

 

HAVARİSEL OKUMA ÜZERİNE VAAZ – AZİZE ANNA 9/12/2018

 

4. LUKA PAZARI 14.10.2018
(Pavlus’tan Titus’a Mektup 3: 8-15)

(Galatyalılar 4: 22-27)

 

Havari Pavlus Galatyalılara Mektubu’nun bu parçasında, Musa’nın Yasası’nın sonsuz değil geçici değer taşıdığını anlamayanlara akıl vermek istiyor. Bunu örneklemek için İbrahim’in iki oğlunu gösteriyor. Köle olan Hacer’den doğan ilk çocuk, kendisi ve çocukları tarafından yıkılan şimdiki Yeruşalim (Kudüs) şehrini sembolize ediyor. Tanrı’nın vaadiyle özgür kadın Sarra’dan doğan İbrahim’in diğer çocuğu ise göksel Yeruşalim’i sembolize ediyor. Göksel Yeruşalim özgürdür ve bizlerin, bütün Hristiyanların annesidir. O, Musa’nın Yasası’ndan özgür (muaf) olduğu için çocukları da Musa’nın Yasası’ndan özgürdür (muaftır).

                                                                                        

Göksel Yeruşalim’den söz ederken, Havari Pavlus bize, Hristiyanların sonsuza dek yaşayacağı, Tanrı tarafından bize vaad edilen ebedi Vatanımıza daha yakından bakma fırsatını veriyor. Rab, insanların onu dünyasal krallıklarla karıştırmamaları için çok kez onu «Göksel (semavi) Krallık» diye anıyor. Bazen ise, Baba Tanrı’ya ve O’nun Egemenliğine saygı göstererek ona «Tanrı’nın Egemenliği» ya da «Babam’ın Egemenliği» diyor. Aynı zamanda ona Cennet de diyor (Luka 23:43).

 

İsa’nın bize açtığı gibi, Tanrı, Kendi Egemenliği’ni «yaratılıştan beri» Kendi Melekleri ve dünyada yaşayıp onu isteyen ve Tanrı’ya yaklaşmaya gayret edenler için hazırlamıştır. Bu, O’nun buyruklarını yerine getirerek oluyor, özellikle de sevgiyle ilgili olan buyruğunu (bkz. Matta 25: 34-35).

Bu Göksel Krallık (Egemenlik) ebedidir, sonu yoktur. Orada yaşayacak olan herkesin sevinci, sukutu, huzuru ve mutluluğu da sonsuzdur. Tanrı’nın Egemenliği’nde bu hayatta insanların karşılaştıkları «hastalık, üzüntü, inleyiş», ölüm ve bunlar gibi hüzünler yoktur, fakat mutlu «sonsuz hayat» vardır.

 

Rabbin İkinci Gelişin’den sonra bütün insanların maddi bedenleri diriltilecek ve Her Şeye Gücü Yeten Yaratıcı’nın enerjisiyle ruhsal bedenlere dönüştürülecektir. Bu sebeple de Göklerin Egemenliği’nde bizim hiçbir maddi gereksinimimiz olmayacaktır; yemek, su ya da bu dünyada ihtiyaç duyduğumuz herhangi bir şeye. «Çünkü Tanrı’nın Egemenliği, yiyecek içecek sorunu değil, doğruluk, esenlik ve Kutsal Ruh’ta sevinçtir.» (Romalılar 14:17).

 

Göksel Egemenlikte baskın olan unsur, ışıktır. Fakat güneşin verdiği doğal ışığa benzeyen bir ışık değil. Yeşaya şu peygamberlikte bulunuyor: «Gündüz ışığın güneş olmayacak artık, Ay da aydınlatmayacak seni; Çünkü RAB sonsuz ışığın, Tanrın görkemin olacak.» (Yeşaya 60:19). Havari Yuhanna da bize şunu açıyor: «Yeni Yeruşalim’in, Göklerin Egemenliği’nin», aydınlanmak için güneş ya da aya gereksinimi yoktur. Çünkü Tanrı’nın görkemi onu aydınlatıyor. Kuzu da, yani bizim kurtuluşumuz için koyun gibi kurban edilen İsa Mesih, onun çırasıdır (bkz. Vahiy 21:23). Kısmen Mesih’in bu ışığını (Tanrı’nın tam parlak ışıltısını değil) Petrus ve diğer iki öğrenci, Kurtarıcı’nın Tabor Dağı’nda görünümünün değişmesi sırasında gördüler. Petrus öyle bir ruhsal sevinç duydu ki, gitmek istemedi ve o güzel durumu kaybetmemek için Rab’den orayı yaşam yeri yapmasını istedi. Sadece bu olaya dayanarak bile, Göksel Egemenliğin ışığında yaşayanların nasıl bir sevinç ve mutluluk duyduklarını anlayabiliriz.

 

Rabbin, Göksel Cennet’te sürekli yakınlığı bütün insanlara ve Meleklere sözlerle anlatılamayan mutluluk veriyor. Nihayetinde, İsa’nın dediği gibi, herkesin dirilişinden sonra insanlar «gökteki melekler gibidirler» (Matta 22:30). Ve Havari Yuhanna’nın bize açtığı gibi Meleklerin sayısız orduları bütün azizlerle birlikte harmoni oluşturacaklar, ve şu şekilde nağmeleyecekler:  «layıksın! …çünkü kanınla …insanları Tanrı’ya satın aldın… övgü, yücelik, bilgelik, şükran, saygı, güç, kudret, sonsuzlara dek Tanrımız’ın olsun! » (Vahiy 5:9 ve 7:12). Orada sürekli olarak Üçlübir Tanrı’ya şükür ve övgü ilahileri söylenecek ve herkes muhteşem kutlamayla sevinç duyacak.

 

Kardeşlerim, o, Tanrı’nın bizim için hazırladığı ebedi evimizdir. Öyle yaşamaya çaba gösterelim ki, Rab’bin şu sözlerine layık olalım: «Gelin, Babam’ın kutsadıkları, sizin için hazırlanmış olan Egemenliği miras alın». Âmin.

 

   

  

 

SAYFA BAŞINA DÖN