Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri
ORTODOKS EĞITIM VE TERAPÖTIK -
ÇAĞDAŞ ORTODOKS DİN ADAMLARI VE ESERLERİ

 

TANRI DUAYI DUA EDENE LÛTFEDER

Aynoroslu Keşiş STARETS SİLUAN (1866-1936)

 

 

Rabb’i seven Onu her zaman anımsar ve dua Tanrı’yı anımsamaktan kaynaklanır.  Rabb’i hatırlamazsan, dua da etmezsin.  Dua etmeyen can Tanrı sevgisinde kalamaz zira Kutsal Ruh’un lûtfu dua sayesinde gelir.  Dua etmekle insan günahtan sakınmış olur çünki dua hâlinde olan zihin Tanrı’da erimiştir.  Ruhen bildiği Rabb’in Simâsı önünde tevazu ile durur.

Ama elbette ki başlangıçta manevî bir rehbere ihtiyacımız vardır zira Kutsal Ruh’un lûtfu gelmeden önce can düşmanlarla büyük bir mücadele içindedir ;  duyduğu rahatlama hissinin Düşmandan gelmediğine emin olamaz.  Bunu ancak Kutsal Ruh’un lûtfunu tatmış olan kişi ayırdedebilir.  Kutsal Ruh’u tatmış olan, Onun lûtfunu da ayırdedebilir.

Ey insanoğlu, Mesih’in tevazuunu öğren !  Öğren ki Rab duanın tadına varmana izin versin.  Eğer sâfiyane duayı arıyorsan, alçakgönüllü ol, sade ol, günahlarını içtenlikle itiraf et dua da seni sevecektir.  İtaatli ol, büyüklerine içinden gelerek uy, herşeyden memnunluk duy.  İşte o zaman zihnin yararsız düşüncelerden arınacaktır.  Unutma ki Rab seni görüyor ; kardeşini incitmekten sakın, onu yargılama, yüzündeki ifade bile ona keder vermesin, ¯o zaman Kutsal Ruh seni sever ve her işinde yardımcın olur.

Kutsal Ruh müşfik bir anne gibidir.  Anne çocuğunu nasıl sever ve korursa Kutsal Ruh da bizi korur, affeder, iyileştirir, eğitir, sevindirir.  Kutsal Ruh’u alçakgönüllülükle tamamladığımız dua sayesinde öğreniriz ( ... )

Alışkanlıkla dua eden, duasında değişiklik ihtiyacı duymaz.  Gönülden dua eden ise dua sırasında pek çok sınavla karşılaşır : Düşmanla mücadele içindedir, kendisiyle mücadele içindedir, tutkularıyla, diğer insanlarla mücadele içindedir.  Ve bütün bu mücadelelerde cesur olması gerekir.  Sürekli dua sevgiden kaynaklanır ama yargılarımızla, yararsız sözlerle ve kendimizi dengeleyemediğimiz için onu kaybedebiliriz.  Tanrı’yı seven Onu gece-gündüz düşünür zira başka hiçbir meşgale onu Tanrı’yı sevmekten alıkoyamaz.  Dünya Havârilerin Rabb’i sevmelerine engel değildi, yine de onlar dünyayı unutmuyor, dünya için dua ediyor ve vaazda bulunuyorlardı ( ... )

Düşmanları için dua etmedikçe ruh sükûn bulamaz, huzura kavuşamaz.  Tanrı’nın lûtfuyla dua etmeyi öğrenen ruh bütün yaratıkları, özellikle de insanı merhametle sever.  Rab, Haçın üstünde insanlar için acı çekti, ruhu her birimiz için ısdırapla doldu.

Rab bana düşmanları sevmeyi öğretti.  İlâhî lûtuftan yoksun kalırsak düşmanları sevemeyiz ama Kutsal Ruh sevmeyi öğretir ve o zaman şeytanlara da acırız ; acırız çünki onlar iyiden kopmuş, alçakgönüllülüğü ve Tanrı sevgisini kaybetmiştir.  Yalvarıyorum size, bir deneyin !  Biri size haksızlık ederse, sizi aşağılarsa, hakkınızı elinizden alırsa yahut Kiliseye eziyet ederse Rabb’e yalvarın ve şöyle deyin : « Rab, hepimiz Senin yarattıklarınız ; hizmetkârlarına acı, onları tövbeye döndür. »  O zaman lûtfun ruhuna nüfuz ettiğini hissedeceksin.  Başlangıçta, düşmanlarını sevmek için yüreğini zorla.  Rab senin iyi niyetini görecek ve sana her şeyde yardım edecektir ; bizatihî edindiğin tecrübe de sana öğretecektir.  Ama düşmanları için kötülük düşünende Tanrı sevgisi yoktur, o Tanrı’yı tanımamıştır ( ... )

Oh !  Nasıl da Rab’den istemek gerekir alçakgönüllü ruha Kutsal Ruh’u versin diye !  Alçakgönüllü ruh huzur içindedir ; kibirli ruh ise kendi kendine eziyet eder.  Kibirli adam ilâhî sevgiyi bilmez, Tanrı’dan uzaktır.  Zengin olduğu için kibirlidir, ya da okumuş olduğu için, başarılı olduğu için... ama zavallı, Tanrı’yı bilmemekle ne kadar yoksul olduğunu, ne denli kayıpta olduğunu bilmez.  Yine de Rab, kibrini yenmeye çalışan ve bu tutkusuyla mücadele edenin yardımcısıdır ( ... )

Lûtuf ona dokunmadan önce insan her şeyin yolunda, ruhunun düzende olduğunu sanır.  Eğer lûtuf ona da uğrar ve onda kalırsa durumun hiç de düşündüğü gibi olmadığını farkeder.  Lûtuf onu yeniden bırakıp gittiğinde ise lûtuf olmadan yaşamanın ne büyük bir felâket olduğunu görür ( ... )

Gerçeği yazıyorum çünki insanları seviyorum.  Kalbim onlar için acı duyuyor.  Tek bir kişiye bile kurtuluş yolunu bulmakta yardım edebilirsem Tanrı’ya hep şükredeceğim.  Ey, dünya insanları !  Yetmiş iki yaşındayım, yakında öleceğim.  Sizlere Tanrı’nın şefkati hakkında yazıyorum.  Rab, Kutsal Ruh vâsıtasıyla bana bu şefkati öğretti, Kutsal Ruh da tüm insanları sevmeyi.  Size gerçeği söyleyeyim : kendimde iyi hiçbir şey bulamıyorum.  Çok günah işledim ama Kutsal Ruh onları sildi.  Beni yazmaya sevkeden Tanrı sevgisidir.

Arşimandrite Sophrony (Sofroniy Saharof), “Starets Siluan, Vie-Doctrine-Ecrits” [Yaşamı-Doktrini-Yazıları] adlı eserinden.  Ed. Présence, s. 274, 344, 288, 298.

    

5-2-2013 tarihinde yazéldé.

5-2-2013 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN