Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

ÁÆİÆLERİN HAYAT HİKAYELERİ

 

RUS AZİZ YUHANNA

 

Aziz Yuhanna Rusların Kralı 1. Petros döneminde ( 1672-1725 ) Rusyanın bir köyünde dünyaya geldi. Ailesi inançlı hristiyanlardı bu yüzden çocuklarına küçük yaştan Tanrı yolunda ilerlemeyi ve kötülüklere karşé mûcadele vermeyi öğrettiler. Aziz dua edip oruç tutuyor kendi yaşında olan çocuklardan genellikle kaçınıyordu.

Daha genç yaştayken dönemin büyük Rus Türk savaşı meydana geldi. Aziz Rus ordusuna dahil olarak memleketi için savaştı. Türkler bu savaşı kazandıklarında aralarında azizinde bulunduğu bir çok Rus askerleride esir aldılar. Azizi bir at üreticisi satın alarak ahırında işçi olarak çalıştırmaya başladı. Bir çok esir Rus baskılar ve işkenceler altında dinlerini red ediyorlardı. Aziz efendisinin mûslûman olmaséna rağmen kendisi hristyan dinini değiştirmedi. Birçok sékéntélar çekirdi. Bir gün efendisine:

  • Sen benim bedenimin efendisisin ama ruhumun efendisi değilsin. Eğer dinime rahatça inanmama izin verirsen sana memnuniyetle hizmet ederim ama dinimi değiştirmeye çalışacaksan çaban boşunadır.

Türk beyi azize saygı duyarak rahatça dinine inanması için ona izin verdi. Aziz bütün gün ahırda çalışıyor efendisine yardım ediyor geceleri ise ahırda samanların üzerinde yatıyordu. Yemeği az duaları çoktu. Yakınlarda aziz Georgios kilisesi bulunmaktaydı. Aziz gizliden oraya giderek dua ediyor her Cumartesi günüde Komûnyon alıyordu.

Azizin hayatı kutsal olduğundan, Tanrı, ağanın evini kutsayarak ağanın güçlü ve zengin bir insan olmasına yardımcı oldu. Ağa bunun nedeninin inançlı kölesi olduğunu anladığında köylülerine giderek bunu büyük bir mutlulukla anlatıyordu.

Bir gün ağa Mekke’ýe hacı olmak için gitmeye karar verdi. Ağa yola çıktıktan sonra karısı, hayırlı bir şekilde dönmesi için, tanıdıklarını çağırép onlara güzel bir yemek hazırladı. Yemekte pilav vardı ve bu yemek ağanın çok hoşuna gitmekteydi. Karısı bunu hatırlayarak hizmet etmekte olan azize şunları söyledi:

- Yuhanna, efendin burda olsaydı bu pilava çok sevinirdi.

Aziz bunun üzerine efendisine göndermek için bir tabak pilav istedi. Herkes gülmeye başladı ancak aziz pilavı alarak ahıra gitti ve uzun süre dua ettikten sonra mucizevi bir şekilde pilav efendisinin önüne geldi. Efendi yolculuktan döndükten sonra olayı anlattı:

- Bir gün odama girdiğimde masamın üzerinde bir tabak pilav buldum. Şaşırdım çünkü odam kilitli idi ama ne varki pilavı büyük bir iştahla yedim. Daha sonra evimizdeki bütün eşyalarda olduğu gibi bununda üzerinde ismim yazılıydı. Alın işte bakın.

Karısı şaşkın bir şekilde efendiye azizin pilavı göndemek için söz verdiğini anlattı. Bu olay etrafa duyuldu, bundan sonra herkes azize saygı duymaya başladı. Efendisi azize yeni ve temiz bir oda verdiğinde aziz teşekkür ederek efendisine ahırda kalmak istediğini söyledi. Aziz orada dua ederken kendini daha iyi hissediyordu. Böylece gündüz bir köle olarak geceleri ise Tanrı’nın askeri olarak yaşıyordu aziz Yuhanna.

Aradan bir kaç sene geçtiğinde aziz hastalanarak sonunun geldiğini anladı. Böylece bir papaza haber vererek Mesih İsa’nın bedenini ve kanını içmek istediğini söyledi. Papaz mûslûmanlarén hristiyanlara karşı olan nefretini bildiğinden Komûnyon’u bir elmanén içine koydu. Aziz Tanrı’ya şükrettikten sonra gözlerini kapattı. Efendisi azizin ölümünü öğrendiği zaman çok üzüldü. Hemen Ortodoks papazlara haber vererek azizin Hristiyanca gömülmesini rica etti. Azize olan saygısını göstermek içinde tabutunun üzerine pahalı bir halı serdi. Daha sonra hristiyanlar azize layık bir şekilde gömdüler.

3.5 yıl sonra aziz bir papazén rüyasında görünerek bedenini mezardan çıkartmasını istedi. Papaz uyandığında rüyanın gerçek olup olmadığını bilmediğinden ne yapacağını şaşérdé. O zaman bir mûcize daha gerçekleşiyor. Her gece Hristiyanlar azizin mezarının üzerine bir ışığın göklerden indiğini görüyorlar ve bunun üzerine papaz mezarın açılmasına karar veriyor. Açtıklarında herkes hayran kaléyor: azizin bedeni erimemiş ve muhtaşem bir koku saçıyordu.

Hemen kutsal bedeni kiliseye götürdüler ve oraya yerleştirdiler. Her gün mûminler azizi ziyaret ediyordu.

1832 yılında ikinci Mahmut’un askerleri Mısır’a doğru gitmekteydiler. Yolları azizin bedeninin bulunduğu köye düştü. O köyde herkes yeniçeri olduğundan sultandan nefret etmekteydiler ve bu yüzden askerleri kabul etmemeye karar verdiler. Böylece ordunun başı Osman paşa bölgeye zorla girişi emretti. Böylece bir çok kişiyi öldürdüp, bir çok evi yakıp çoğu yeri yerle bir ettiler. Bazı türkler saygısızca kiliseden kutsal eşyaları çaldılar. Ardından saygısızlar azizin kutsal bedeni alarak bahçeye çıkardılar ve orada ateşe verdiler. O anda aziz bembeyaz elbiseler içerisinde görünerek askerleri kiliseden uzaklaştırdı. Türkler korkudan kaçarlarken korkularından çaldıkları kutsal eşyaları yanlarında götürmeyi unuttular. Tanrı’nın gücü ile azizin bedenş ateşten zarar görmedi.

İki yıl sonra yani 1845’te bölgede yeni bir kilise inşa edildi. Adı Aziz Vasilios kilisesi idi. Azizin kutsal bedenini oraya taşıdılar. Mucizevi bir şekilde azizin bedeni sanki orada rahat etmiyormuş gibi ve kapıların kilitli olmasına rağmen gene eski yerine dönüyordu. Böylece inançlı hristiyanlar azize dua ederek daha kolay tapınmaları için aziz Vasilios kilisesinde kalsén diye yalvardılar. Böylece aziz, aziz Vasilios kilisesinde kaldı.

1924 deki mûmadele esnasénda azizin bedeni Yunanistan’a taşéndé. Aziz ona inançla gelenlere bir çok mucize yapmaktadır. Azizimizin yortusu Kilisemiz tarafında her sene 27 Mayıs’ta anılmaktadır.

 

3-11-2008 tarihinde yazéldé.

3-11-2008 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN