Matta ; 1 : 1 - 25
Sevgi Dilinde Hakediş
“İsa Mesih’in soy kitabı”
İncil, okunmak ve tilavet edilmek için değildir , “Yaşam” içindir. Kilise bize yalnız bu gaye için İncil bölümlerini okur. Ve özellikle de Litürjik ayinlerinde. Bugün bu İncil bölümünü kilisede dinleyen, en azından bütün bu soy isimlerinin okunmasından sıkılarak ayrılmıştır.Kilise Noel bayramı hazırlıkları çerçevesinde bir önceki Pazar ile bu pazarı düzenlemiş ve bununla bize, atalarımızın anısını hatırlatma ve akşam yemeğine davet edilip de gelmeyi ret eden davetliler ve bunun üzerine davet sahibinin nasıl her yerden insanları topladığını çünkü akşam yemeğinin hazırlandığını ve bunun yaklaşmakta olan İsa’nın doğum şenliğini işaret ettiğini gösteren İncil bölümünü anlatmaktadır. Ve arkasından bu Pazar günü ki bugünkü İncil’de İsa Mesih’in beşeri soyunu okuyoruz. Bilindiği üzere Aralık ayı eski ahitten birçok peygamberin ve azizlerin isim günlerinin kutlandığı bir aydır.
Bu bölümden duyulan sıkıntının sebeplerinin birincisi, bu bölümü okurken sanki İsa’dan önceye ait bir tarihi okuyormuşuz gibi gelmesi ve bugünkü yaşamımız ile ilgili hiçbir anlamı olmaması. İkinci sebep, durumu daha da anlaşılmaz kılan İsa’dan önce olan bu tarihin bizler tarafından bilinmeyen bir tarih olması ve doğal olarak da bizi ilgilendirmemesidir. Ve en iyi bir durumda üçüncü olarak bunu, kısa bir süre sonra doğacak olan İsa Mesih’e ait bir soy ağacı olarak anlamamızdır.
Bununla birlikte soru hala geçerliliğini koruyor. Bütün bu isimlerin okunmasını gerektiren fiili bir durum var mı? Daha derin bir soru da, İsa’nın bütün tarihsel soyunu sırasıyla kapsamadığını, bazı isimleri atlayıp bazıları üzerinde durduğunu bildiğimiz bu bölümün okunmasının gayesi nedir? Ve sanki İncil yazarı Matta o zamanın geleneğine göre Allah’ın bize doğru geliş sürecinde önemli rol oynamış şahsiyetleri burada kaleme almış ve bundan daha garip olanı da bütün bu iyi ve doğruluk sahibi insanların isimleri arasında, yaşamlarında beşeri zaafların bütün renklerini taşımış isimlerin de mevcut oluşudur. Ayrıca İsa’yı getiren insanların oluşturduğu bu bulut kümesi yalnızca beşeri doğruluktan oluşmamakta içinde beşeri zayıflılıklar da taşımaktadır.
Bütün bu sorular ve notlar öncelikle, ilahi azmin beşeri zayıflıklarda durmadığını idrak etmemizi sağlamaktadır. Yani ilahi sevgi zayıflıkları ölçmez. Allah bizim yapımızı ve toprak olduğumuzu bilir. Aziz Pavlus’un dediği gibi “Bizler günahkâr olduğumuz halde Allah bizi sevdi”. Eğer Allah bizi günahlarımızdan arınmamız için terbiye ediyorsa, buna gücümüz yetmediği zaman bizi ret etmez. Beşeri olan her şey tanrısal ve insani bir karışım taşır. Yani güç ve zayıflık arasında bir karışım taşır. Allah bize doğru gelmeye çabalıyor ve onun bu gelişi günahkârlar kadar iyiler üzerine de olmuştur.
Beşeri zayıflıklar ilahi sevgiyi durdurmaz. Allah, bizim yapabileceğimiz hataları değil kendi gerçekleştirebileceği şeyleri ölçer.Burada bize açıklanan ikinci durum ise kurtuluşumuzun bizim yaptıklarımız değil Allah’ın bize olan bir hibesi olduğudur. İsa beşeri doğruluktan gelmedi daha çok ilahi sevgiden geldi. Mesih’in gelişini bekleyen ve hazırlayan eski halkın tarihi tamamıyla iyi bir tarih değildir fakat bir bekleyiş tarihi idi, onun doğruluğu da buydu. Bu bekleyişte burada bir günahkâr mevcut iken diğer tarafta başka bir iyi ve doğru insan vardı. Bununla övünmemek gerekir ama şükretmemiz gerekir.
Üçüncü durum ise, dünyayı yenen ilahi sevginin yüceliğine beşeri özgürlüğü kırmadan ümit bağlamamızdır. İncil yazarı Yuhanna’nın belirttiği gibi İsa şöyle haykırdı: Dayanın ben dünyayı yendim. Ekilen bu tohum zaferin başlangıcıydı. Ama beşeri özgürlüğü gasp etmeyen ilahi sevginin kaderi bir anda olmak değil çağların sonunu beklemekti. Rab tarihin efendisidir ama tabiri caizse bizim hatalarımızın da esiridir. Bunun için Allah bize olan sevgisi nedeniyle onun iradesini aramızda gerçekleştirmesini erteleyen ve geciktiren hatalarımızı taşır. Evet zaaflarımız Allah sevgisinin taşmasını ve zaferini geciktiriyor ama, bunu yok etmiyor. Her şeyin (Hatta kötü olan dahil) imanlı kişinin iyiliğine (Allah’ın hikmetiyle) dönüşeceğini kitap söylemiyor mu?
Allah özgürlüğümüze boyun eğmeyi seçti, onun bize olan sevgisinin büyüklüğü ve ihtiramıdır bu.
Bunun için Allah’ın eli vuran bir el değil fakat ıslah edici bir eldir. Allah bizim tavırlarımızı yok etmez, ona müsaade ettiğimiz ölçüde bu tavırları ıslah etmek için tahammül eder. Bu nedenle kutsal tarihte kimi kutsal olmayan -anlar ve şahsiyetler vardır. Allah bize sadece doğrularımız arasından değil aynı zamanda kötülerimiz arasından da gelmiştir. İlahi sevgi halkı iyileriyle ve kötüleriyle beraber kapsar. Bu sevgi hataya haklılık vermez ama ona katlanır. İlahi sevgi günahı cesaretlendirmez aksine onu ıslah etmeyi umar. Çünkü sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır ve her şeyi umut eder.Allah’ın sevgisi o dereceye kadar güçlüydü ki bize gelme gayreti günahlarımız sebebiyle durmadı. Allah, Havva’ya cennette söz verdiği gibi bize gelmeye karar verdi, yılanın başını ezecek olan onun neslinden gelecekti öyleyse O tartışmasız geliyor ama kendi iradesini gerçekleştirmek için bizim özgürlüğümüzü öldürmüyor. Siyah ve beyaz renkli sayfalarıyla değişken olan tarihimiz ilahi sevgide sonsuzluğa doğru gidiyor.
Evet beşeri tarihimiz onun gelişini hak etmiyor ama O geldi çünkü bizi sevdi. Belki biz hak etmiyoruz ama bizi seviyor olması onun bize hibesidir. Onu karşılamayı hak edişimiz bizim bunu hak etmemizden değil onun hibesindendir.
İlahi sevgi dilinde hak ediş onun hibesi demektir. Ve verilen sözün teminatı bizim vefalı oluşumuzdan değil Allah’ın tasarımındandır. Onun sevgisi bizi yaraşık kılıyor mütevaziliği ise bizi yaralıyor, sevgisinin yarası geri dönmemizi sağlıyor ve bizim geri dönüşümüz de ona bizi kurtarma fırsatı veriyor. İlahi sevginin dili insan değerinin, beşeri doğruluğun zayıflığına değil ilahi sevgi miktarına bağlı olduğunu bilir. Bu ilahi denklem olmasaydı biz asla onun gelişini hak etmezdik. Onun sevgisi, hibesinin bizi itaatkar duygularla ezmesine sebep oluyor, bu ezikliğimiz de hak edişimizi sağlıyor.
Biz hak etmeyişimize rağmen İsa göklerden geldi
Sevgisi bizi kanatıyor, gelişi bizi yükseltiyor, Mesih yeryüzünde, öyleyse yükselin. Amin.