Beklemeni Ve Karşılamanın Temizliği
(Luka 2 : 22-40)Bugün gibi İsa anne ve babasının eşliğinde tapınağa girer. Ve orada kendisini, ruh vasıtasıyla tapınağa gelen Şeyh Simeon karşılayarak kollarına alır. Ve o saatte yine İsa’yı Peygamber Anna da tapınakta bulunarak karşılar. Peygamber Anna yaklaşık olarak seksendört yıl dul bir hayat geçirdi ve bütün bu süreyi tapınakta yaşayarak gece gündüz oruç tutup dua ederek yaşadı.
Yerusalem ve Tapınakta olmak üzere İsa’ya iki önemli karşı-lama yapılmıştır.
Birincisi burada tapınakta henüz daha kırk günlük iken ve insanlara otuz yaşlarında vaftiz olmadan önceki görünüşüdür İkincisi ise İsa’nın müjdelemeye başlayıp aleni olarak insanlara zuhur ettiği dönemden sonra ki üç yılda Yerusalem kapılarında halk tarafından karşılanışıydı.
İsa’nın tapınağa ilk girişinde ve zuhurundan önce kutsal ruh vasıtasıyla tapınağa gelen ve onu kollarına alarak karşılayan Şeyh Simeon ve beraberinde seksen yılını tapınakta dua ve oruçla geçiren peygamber Anna onun tanrılığını hissetmişlerdi. Bunlar İsrail’in teselli bulmasını beklemekte olan insanların ilk örneğiydi. İsa’nın ortaya çıkışından ve bütün yaptıkları ve öğretilerinden sonra ki ikinci girişinde halk onu karşıladı ve birkaç gün sonra onu Yerusalem kapılarında karşılayan bu halk İsa’yı haça germek için ret edecekti. İsa bu halkın bekleyişini boşa çıkarmıştı veya diğer bir deyişle, halkın “Beklenen” kişiye ilişkin rüyaları İsa’nın getirdiklerinin tam tersi idi.
Burada tapınağa giriş bayramında İsa’nın insanlar arasında ortaya çıkışından önce Şeyh Simeon ile peygamber Anna’yı, kutsal ruh vasıtasıyla tapınağa yönlendirilip İsa’yı tanrısal kutlama ve peygamberlik sözler ile karşıladıklarını görüyoruz. İkincisinde ise İsa’yı insanların onu haça gerilmeye kadar götürecek rüyalarla karşıladığını görüyoruz.
O halde Allah’a ilişkin bekleyişlerimizi arındırmamız gerekir. Allah ile buluşmak her insanın içindeki susamışlıktır. Ama mademki bu bekleyişimize onunla ilgisi olmayan kendi kişisel rüyalarımızı karıştırdık ve bir çok kereler bu buluşma bir sürpriz şeklinde veya bir travma şeklinde oldu ve biz onunla buluşamadıysak o halde bu buluşmanın sevinç ve hayat olması için onu temiz bir imanla bekleyelim.
Hayatın birçok anında dertlerin ve meşguliyetlerin arasında insan Allah’ın varlığı ile yakından karşılaşır. Bu anlar kimi zaman zorluklar kimi zaman sevinç anları veya Allah’ın sözünü dinleme anları veya beşeri veya ilahi bir metnin anlaşıldığı anlar veya muhtelif arzular karşısında benlik ile mücadele anları olabilir. Allah ile karşılaştığımız bu anlarda bu buluşmanın doğasını imanımızın temizliği veya kirliliği belirler.
Allah her beşeri nefse doğru gelir, damadın gelinine doğru gelişi gibi. Çünkü insan kendisine doğru gelen Allah’ı karşılamakta geç kalmakta ve bazen insan beklenen bu kişilik için kendi zihninde o anki bekleyişi gerçekleştirmeyecek bir hayal kurmaktadır.
İsa’nın kendi tapınağına olan bu iki girişini mukayese ettiğimiz-de, Şeyh Simeon’nun doğruluğunun ve peygamber Anna’nın dualarının kendilerini gerçek teselliyi bekleyen insanlar haline getirdiğini anlayabiliriz. Çünkü kutsal ruh onları henüz bu teselli zuhur etmeden önce onu karşılamaya sevk etmiştir. Ama insanların arzularının dünyevi oluşu üç sene sonra bile gerçek olarak İsa ile buluşmamalarına sebep olmuştur.
Simeon ve Anna’nın bekleyişleri, dua ve oruç taşları ile tapınağın buhurundan inşa edilmiştir. Ama kalabalıkların bekleyişini, dünyevi rüyalar ve egemen olma arzusu getirmiştir. İsa’yı karşılamak ancak doğruluk yaşamı içinde olan saf bir iman eylemi ile mümkün olur.
Hayatın baskıları dertleri ve günlük yorgunluklar bugün madde ve ruh arasındaki dengeyi daha çok bozmaktadır. Ve beşeriyetin Allah’a olan susamışlığı daha çok keskin bir hal almaktadır. İnsanlığın yaşamda Allah’ı karşılamaya olan bekleyişi daha da büyümekte ve alevlenmektedir.
Günlük yaşamın bu sebeplerinden yalnızca yersel bir rüyanın gerçekleşmesini beklersek günün birinde veya her hangi bir anda İsa ile buluşmamız zor ve beklenmedik bir şekilde olacaktır. Ve eğer bu ihtiyaçları iman içinde bekleyişimizin temizliğine sevk edip onların aracılığı ile İsa’yla konuşursak arzularımızda dünyevi bir gerekçemiz olmaz. Aksine İsa ile uyanık olarak ve oruç eşliğinde bir dua ile konuşmalıyız. İşte o zaman İsa ile buluştuğumuz gün sevinç olacaktır.
Ve Şeyh Simeon gibi haykırabiliriz: Ey efendi kulunu selametle salıver çünkü gözlerim kurtuluşunu gördü.
Amin
Rabbimiz İsa Mesih’in Tapınağa Giriş Bayramı
Musa Şeriatı, kadının doğum yapmasından kırk gün sonra temizlenmesini şart koşardı. Bu da kadının bir yaşında koyun ile bir çift güvercin veya kumru hazırlayıp günah takdimesi olarak Kahine sunması şeklinde yapılırdı. (levililer 12: 6-8) Bunun için ikonada, Yusufun elinde, şeriatın emrettiği iki Güvercin veya kumruyu fakir ailelerin sunusu olarak taşıdığını görürüz. İki güvercin, Yahudilerden ve uluslardan gelen iki kiliseyi ve ayrıca Eski ve Yeni Ahid’i simgeler.Çocuğun Şeyh Simon ile buluşması tapınakta kutsal Sunağın önünde olur, eski ahit ile yeni ahdin buluşması gibi. Taştan yapılan heykel ile ete bürünmüş heykelin buluşması gibi. Görüntüdeki şeyh Simeon Yahudi Milletinden Asil olan zümreyi simgeliyor. Bu zümre ki Eski Ahitte Mesiye’nin gelişini müjdeleyen haberlerden etkilenmiş olanlardır. Çocuğu elleriyle taşıyor ve saygı belirtisi olarak da çocuğu giyimi ile örtmüştür.
Bakire Meryem, şeyhin karşısında durmuş ve örtülü olan elini çocuğu takdim etme ve verme hareketiyle görünüyor. Yüzünün ifadesinde derin bir hüzünün varlığı görülüyor. Ve sanki Şeyh Simon onun kalbinden geçeni okumuşçasına ona şöyle dedi: yüreğine bir kılıç saplanacak. Evladını Golgota yolunda gördüğü zaman içini kaplayan derin acıyı işaret ediyor.
Yusuf ve Meryem arasında, Fenoel’in kızı Azize Anna duruyor. Yusuf’a bakarak çocuk ile ilgili peygamberlikte bulundu. Yusuf ise gerçekle içinde bulunduğu duruma bakışlarını yoğunlaştırmış ve üzerine gelen bu sırrın “Garip bir mucize” olduğu hususunda ümitlenmiş. Simeon’un kollarında bulunan çocuk ise elleriyle bizi kutsayan İsa Mesih’tir. Küçük bir çocuk bedeni üzerinde gelişmiş bir insan yüzüne sahip bir şekilde görünüyor.