Ayvalık Manastırları : Çamlık'ta kavşakta, kara tarafındaki köşe arazisinde, Ayiu Nikolau Manastırı. Bir diğer manastır da Çamlık karşısındaki adada Osmanlı Rumlarının Aya Paraskevi Manastırı şeklinde adlandırdığı, bizlerin ise Tımarhane Adası dediğimiz yarımadada bulunuyor.
Alibey(Cunda) Adası Manastırları :
Çamlı Manastırı : Adanın merkezinden yaya olarak ve Pateriça yolundaki Ekşi Çeşmenin sol yanı izlenerek, bir saatte varılabilir. Yıkık üç, dört duvarından çok güzel bir manzaraya sahip olması özelliğidir. Denizden yüksekliği 195 metredir.
Panagias Tis Lekai Manastırı : Panayia Manastırı nın diğer adı Leka isminin nerden geldiği bilinmiyor. Manastır diğer ada manastırları gibi denize yakın, çok güzel manzaralı ve yüksekçe bir düzlükte inşa edilmiştir. Panayia Manastırı nın inşa tarihi kesin olarak bilinmemek- tedir. Manastır’ın ilk sahibi olan Moshonisinin piskoposu Peisios idi.
Rumların ifadelerine göre, manastır ve şehir, 3 Haziran 1821 ihtilalinde harap edilmiş ve ada halkı ile Ayvalık halkı başka adalara kaçmışlar. 1832 Eylülünde Sultan II. Mahmut’un fermanıyla adadan ve Ayvalık’tan kaçanların geri dönmesine müsaade edilmiştir. Geri dönenlerden Ayvalık’lı bir aile manastır için yardımda bulunarak, manastır, iki kardeş şehir ve civar köyler için bir çiftlik haline getirilmiş.
Sahilden yürüyerek gidilen Panayia Manastırı 20/25 dk mesafededir. Sarnıcın az batı güneyinde manastırın kilisesi ve kuzeybatısında da künklerle getirdikleri su için güzel bir havuzu ve çeşmesi vardı.
Avlu duvarları ve kuzey yönündeki binalar, çamur harçla örülmüş olduklarından yılların ilgisizliği ve hava koşullarına, insanların harabiyetine dayanamayarak yıkılmışlardır.
Beş konutluk blok ise kireç harçla inşa edilmiş olması, yetmiş küsur yıl içinde zaman, hava koşulları ve insani ihmalkârlıklara rağmen hala dimdik ayakta durmaktadır. Panayia Manastır ı,1992 yılında Halis Komili tarafından zeytinlikle beraber satın alınmış olup restorasyonunda kendi planları tatbik edilmiştir. Manastırın çevresi günümüzde mülk sahiplerince tel örgülerle çevrilmiş olup ziyaretçi girişine kapalıdır.
Taksiyarhis Ta Çamia Manastırı: Manastır, Cunda adasının çamla kaplı en yüksek dağının kuzey eteğinde Edremit Körfezi, Patriça Koyu, Güvercin ve Maden Adasına hâkim bir yerinde 1300 metre kare alan üzerine kurulmuştur. Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen manastırın 1770 yılından sonra kurulmuş olma ihtimali yüksektir.
Manastırın avlu dışında bir hayvan damı, bir fırını ve üç kuyusu bulunmaktadır. Manastırın avlusunda her manastırda olduğu gibi kilisesi yer almaktadır.
O dönemi yaşayanların ve Petros Stavron’un yazdıklarına göre konumu ve güzel havası dolayısıyla ada ailelerinin en çok tercih ettiği piknik yeriydi. Cumartesi gecesinden buraya gelen aileler geceyi ve pazar günleri orada geçirerek eğleniyorlardı. Hatta gençler birbirlerini orada görüp talip oluyorlarmış!..
Kilise, dolgu zemin üzerine inşa edilmiş olup kuvvetlendirici payandalar ile desteklenmiştir. Payandalar daha sonra kesilmiş ve 5 Ekim 1944 depreminde duvarların bir kısmı ile üst örtünün tamamı çökmüştür.
Ayışığı Manastırı: Cunda Adasının kuzey yönündeki Pateriça yarımadasının en uç noktasında yer alan Ayışığı Manastırı, dik bir tepenin (299 rakım) denizle birleştiği noktada yer almaktadır. Ayışığı Manastırının inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. (1771 ve 1795 tarihlerinin iki taş üzerinde yazılı olduğu söylenmektedir
Fakat Ayvalık halkının 1771 tarihinde şehirden çok uzak olan bu manastırı inşa edebilecek gelişmişlikte olmadığı göz önünde tutulduğunda bu tarih pek gerçekçi görünmemektedir. 1795 tarihi daha olası gelmektedir. Zeytin tevziatı yapıldığı dönemde, Katerinli Fahrettin Bey’e verilen zeytinliklerin sınırları içerisinde olması, kapalı tutularak yazlık olarak kullanılması ve bakım görmesi manastırın ayakta kalmasını sağlamıştır. Fahrettin Bey’in vefatından sonra şuursuz defineciler tarafından harap edilmiştir. Ayışığı Manastırının çevresi duvarlarla çevrili olup diğer manastırlarda olduğu gibi avlu ortasında kilisesi yer almaktadır. Manastıra su, dağdan künkler ile yalaklara getirilmekteydi.Zamanında manastırda hayvan beslenmekte, manastırın batı kısmındaki tarlalarda ise tarımcılık yapılmaktaydı.
Avlu içerisinde yer alan kilise doğuya bakacak şekilde kubbeli (dört kemerli) olarak dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiş. Kilisenin giriş kapısı sarımsak taşından inşa edilmiştir.
Kilisede kullanılmış olan sarımsak taşı dikkate alındığında kilisenin çeşitli zamanlarda restorasyona tabi tutulduğu ve 1850’li yıllarda yıkılarak yeniden inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Patikadan girişte, hemen deniz tarafında iki katlı bina yer almaktadır. Günümüzde ikinci kata çıkışı sağlayan merdivenin basamaklarının tamamına yakını kırılmış olup ikinci katın üst döşemesinin büyük bir kısmı tahrip olmuştur. Ayışığı Manastırı nın doğal ve insani etkilere açık olması zaman içerisinde büyük bir kısmının yıkılmasına neden olmuştur.
Ayos Apostolos Manastırı : Alibey (Cunda) Adasına giden köprüyü geçip soldaki sahil yoluna saptığınızda, 500 metre sonra sağ yukarıdaki küçük tepede. Dört duvarı duran gelişi güzel bir yapı.
Ayiu İonnu Tu Podromu Manastırı (Tavuk Adası Manastırı): Alibey Adasının hemen karşısındaki Tavuk Adası üzerinde inşa edilmiştir. Manastırın inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber Evstratios Drakos kitabında, burada görev yapan rahiplerin görev yaptıkları tarihler göz önünde tutulduğunda, manastırda görev yapan ilk rahip olan Neofitos’ın manastırda göreve başlama tarihi olan 1677 yılından önce yapıldığı anlaşılmaktadır. Ada ve manastır, mübadele döneminde bir kişiye mülk olarak verilmiş, 1948 yılının kasım ayında bir gece kendini bilmez biri tarafından dinamitlenerek tahrip edilmiştir.
Yine Evstratios Drakos’un kitabında, manastırın 120 odalı olduğu yazılmıştır. Avluda yer alan kilise, bölgede yer alan diğer manastır kiliselerinden farklı olarak daha büyük ve daha farklı bir mimari tarzda inşa edilmişti. Kilisenin inşasında sarımsak taşı ve Pateriça bölgesinden getirilen taşlar kullanılmıştır. Kilise belirli dönemler içerisinde restorasyona tabi tutularak ilaveler yapılmıştır. Manastırın çevresi duvarlarla çevrili olup yapılar, doğu, kuzey ve batı yönlerinde yer almaktadır. Adanın kuzeydoğu yönünde bir su kaynağı vardı. Ayrıca kuzey (Alibey Adası) yönünde küçük bir iskelesi bulunmaktaydı.
Günümüze, manastırın temel kalıntılarından başka, kilisenin güney ve kuzey duvarlarının çok az bir bölümü ulaşabilmiştir.
Ai Yorgi Manastırı (Güvercin Adası Manastırı) : Pateriça Körfezinin ortasında, Andezitten oluşmuş küçük bir adanın üzerinde inşa edilmiştir. Adanın uzunluğu 210 metre, genişliği ise en geniş yerinde 51 metredir.Adanın eski ismi Psifi, yeni ismi ise Güvercin Adasıdır.
Manastırın inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1740’lı yıllarda inşa edilmiş olması kuvvetli bir ihtimaldir. Manastırın koruyucu duvarları, rüzgârların ve korsanların etkisinden korunmak için altı metre yüksekliğinde inşa edilmiştir. Manastır, inşasında Babakale ve batık Poroselini kalıntılarından alınan taşlar kullanılmıştır.
Manastırın doğu, güney ve batı duvarları kilise ile aynı tarihlerde inşa edilmiştir. Manastırın giriş, kilise ve papazın kule kapısı aynı mimari tarzda inşa edilmiş olup aynı tür taşlar kullanılmıştır Manastırdaki kapı taşlarının bir aynısı Alibey Adasındaki Ayia Triada Kilisesinin ön cephesinin sağ duvarında, inşaat taşı olarak kullanılmıştır. Manastırın inşasından çok sonra, kuzey avlu duvarının yeniden inşa edilmiş olup beş metre yüksekliğinde bırakılmıştır. Bu duvarın inşasında ilk kez Sarımsaktaşı kullanılmıştır.
Adaya çıkarken ilk dikkat çeken sahilde dikili duran sütundur. Çevresi 146 cm olan bu sütun, avlu içindeki sütunla aynı cins mermerdendir.
Avlunun ortasında diğer manastırların hepsinde olduğu gibi manastırın kilisesi yer alıyordu. Kilisenin tavanı taş kemer biçiminde inşa edilmiş olup, duvarlar üzerinde alçı kornişlerin içinde azizlerin ikonları yer almaktaydı.
Ai Dimitri Manastırı: Cunda Adasının ilk yerleşim bölgesi olan mahallenin doğu yönünde, denizden 40 metre yükseklikte bulunan iki değirmenin arasında yer almaktadır. Dolgu bir arazi üzerinde inşa edilmiştir. Manastırın inşasında kullanılan yöresel granit taşlarından adada inşa edilen ilk iki manastırdan biri olduğu anlaşılmaktadır.
Çünkü adanın ilk yerleşim bölgelerinde tamamen yöresel granit taşları kullanılmıştır. Kilisenin inşasında kullanılan sarımsak taşlarından 1850’li yıllardan sonra yeniden inşa edildiği anlaşılmaktadır.
Sadece duvarları ayakta kalan kilisesinin üzeri tuğla kemer sistemi şeklinde örülmüş ve o kemerin üzerine de ahşap çatı yapılmıştır. Kilisenin girişi batı duvarındandır. Kilise, daha sonra yeniden inşa edilmiş olup inşasında Sarımsak taşı kullanılmıştır. Ayakta kalmasını sağlayan en önemli etkende budur.
Evangelistria Manastırı: Manastır, adanın güneydoğu yönünün en ucunda yaklaşık 3000 metrekarelik bir alan üzerinde sarımsak taşından inşa edilmiştir. Manastırın, Evstratios Drakos’un 1895 yılında yazmış oluğu kitaptan da yola çıkarak 1900’lü yıllarda inşa edildiği anlaşılmaktadır. Çünkü Evstratios Drakos’un kitabında manastırın adı geçmemektedir.
Manastırın çevresi, duvarlarla çevrili olup diğer manastırlarda olduğu gibi avlunun ortasında kilisesi bulunmaktaydı Denizciler tarafından manastırın, fırtınalı havalarda yol gösterici olduğuna inanılıyordu. Bu sebeple denizciler her geri dönüşlerinde şükranlarını ifade etmek için manastıra çeşitli hediyeler sunarlarmış.
Günümüzde manastıra ait hiçbir kalıntı yoktur. Çünkü Ayvalık’taki tarihi yapıların koruma altına alınacağını duyan manastırın üzerinde yer aldığı arazinin sahibi tarafından bir gecede buldozerle yıktırılmıştır.
Ayion Apostolon Manastırı: Manastır, Ai Dimitri Ta Selina Manastırı’nın güneydoğusunda 1 km mesafede. Manastırın mübadeleyle gelindiğinde büyük bir kısmının yıkılmış durumda olduğu, Ali Onay tarafından söylenmiştir. Son kalan kalıntılar ise 1930 yılında dam yapmak için buradan alınarak dam inşaatında kullanılmıştır. Günümüzde manastıra ait sadece bir sarnıç kalıntısı bulunmaktadır.
Profiti İlia Manastırı: Manastır Nasos kalıntıları üzerinde 1760’lı yıllarda inşa edilmişti. (Boğaz Köprünün Cunda tarafında) 1970’lere kadar ayakta kalmayı başaran manastır, doğal tahribattan çok insani tahribatların etkisiyle yıkılmıştır. Zaman içerisinde bina taşlarının buradan alınarak başka yerlerde kullanılmaya başlanması sonucu manastır tamamen yok olmuştur. Günümüzde toprak üstünde manastıra ait en küçük bir iz bulunmamaktadır.
Kızlar Manastırı: Evangelistriya olarak anılan manastır yıktırılmıştır.