Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri İKONALAR - MERYEM ANA
 

ÜÇ KOLLU MERYEM ANA İKONASI

ARAPÇA’DAN TERCÜME EDİLMİŞTİR
TERCÜME: PEDER DİMYANOS

 

 

 

Bu kutsal ikona, Aziz Şamlı Yuhanna’nın hayatı ile ilişkilidir. Bu ikonanın tarihi sekizinci yüzyıla dayanır. O zamanın kralı Lavon, kutsal ikonalara karşı savaş açıp ikonaların kilise duvarlarından indirilmesi için emir vermişti. Şam’da yaşayan Aziz Yuhanna bu şiddetli emri duydu ve o zamanlarda Şam’da hazine veziriydi ve adı Serjun’un oğlu Mansur’du. Kutsal ikonalara karşı çıkan her insana, kafir adını vererek onlara şahsi yazılar gönderdi. Bu haberi, ikonalardan nefret eden kral duyunca, Aziz Yuhanna’dan intikam almak için dolandırıcılık ve hilelere başvurdu ve birkaç kaligraficiyi (yazı taklitçileri) yanına çağırarak, sözde Aziz Yuhanna’nın dilinden başka bir krala “Eğer Şam’ın halifesini yenmek istiyorsan sana yardım edebilirim” diye bir mektup yazdı ve bu mektubu Şam’ın halifesine gönderdi. Şam halifesi bu mektubu alınca, Aziz Yuhanna’nın ona ihanet ettiğini sanıp onu yanına çağırdı ve ey Serjun oğlu Mansur, bu yazıyı ve bunu yazanı tanıyor musun? Dedi. Aziz Yuhanna şu cevabı verdi: ey kralım, bu yazı sanki benim yazıma benziyor ama benim yazım değil ve bu sözler bana ait değil ve şuana kadar böyle bir yazıyı okumadım dedi. Halife ona inanmayıp azizin sağ elinin kesilmesini emretti. Azizin eli kesilip, herkese ibret olsun diye Şam şehrinin ortasında asıldı. Akşamüzeri Aziz Yuhanna krala haber göndererek ona kesilmiş olan elini geri vermesini talep etti ve kral azizin isteğini yerine getirip ona kesilmiş elini geri verdi. Aziz kesilmiş olan elini alarak bu ikonanın bulunduğu odaya ( dua ettiği oda ) girdi ve kesilmiş olan elini ikonanın üzerine koyup  orada saatlerce dua etti. Meryem Ana’ya, ona karşı yapılan iftiraları açığa çıkarması için de saatlerce yalvardı ve olduğu yerde uyudu. Meryem Ana, azize rüyasında görünüp ona, “Kalk, bundan sonra beni övmek için kullanacağın elin şifa buldu” dedi. Azizin elini ikonanın üzerinden alıp kesilmiş olduğu yere yapıştırdı ve azizin eli eski haline döndü. Aziz uykudan uyanınca elinin iyileştiğini gördü, Tanrı’ya ve Meryem Ana’ya saatlerce şükür duaları etti. Herkese şahadet olsun diye elinin kesildiği yer sanki kırmızı ip ile dikilmiş gibi izi kaldı. Aziz, bu mucizeden sonra Meryem Ana’ya, “Dünya seninle sevinir ey nimetle dolan” adlı ilahiyi yazdı. Bu mucize Şam’ın her yerinde duyuldu. Yalancı muhbirler halifenin yanına gelerek Yuhanna’nın elinin kesilmediğini,  Yuhanna’nın  bir köleye para verdiğini ve onun yerine kölenin elinin kesildiğini iddia ettiler. Halife azizi yanına çağırıp doğruyu öğrenmek istedi. Aziz, halifeye kesilmiş olan elinin izini gösterdi, halife duruma şaşırıp ona, kolunu bu şekilde düzgün ve kusursuz bir şekilde yerleştiren doktorun adını söylemesini emretti. Aziz halifeye gerçekleşen mucizeyi anlattıktan sonra, halife ondan özür dileyip onu tekrar eski vazifesine ( hazine veziri ) atadı. Ama aziz dünyasal şeyleri terk edip artık sadece Tanrı için yaşamak istiyordu ve halifeden onu bu vazifeden muaf tutmasını istedi ve halife üzülerek azizin bu isteğini yerine getirdi. Aziz evine gidip bütün mal varlığını sattı ve parasını fakirlere dağıttı. Aziz Yuhanna Filistin’de bulunan Aziz Sava Manastırı’nda rahip olarak yaşadı. Manastıra geldiğinde yanında sadece bu kutsal ikonayı getirdi. Aziz Yuhanna kutsal ikonada bulunan Meryem Ana’nın üçüncü eline  nezaketen ve hatırası kalsın diye gümüş kol taktırdı. Bu kutsal ikona sekizinci yüzyılın ortalarından on üçüncü yüzyıla kadar Aziz Sava Manastırı’nda kaldı. On üçüncü yüzyılda Sırbistan’nın Patriği Aziz Sava’nın Manastırı’nı ziyaret ettiğinde manastırın başrahibi kutsal ikonayı ona hediye olarak takdim etti. Patrik ikonayı beraberinde Sırbistan’a götürdü. Sırbistan, düşmanlar tarafından işgal edildiği tarihte, manastırda yaşayan Ortodoks rahipler ikonayı bir eşeğe bağlayıp ormanda kendi haline bıraktılar çünkü Tanrı’nın bu kutsal ikonayla ilgileneceğine iman ediyorlardı ve nitekim iman ettikleri gibi oldu çünkü eşek Yunanistan’da bulunan Kutsal Dağ’ın HİLANDER ( aslanın ağzı ) adlı manastırının önünde durdu. Meryem Ana’dan gelen bu hediyeyi, manastırın rahipleri sevinçle karşıladılar ve ikonayı manastırın kilisesine yerleştirdiler. On yedinci yüzyılın başlarında manastırın başrahibi vefat etti ve ruhbanlar yeni bir başrahip seçmeleri için bir araya geldiler ama ne yazık ki kimin başrahip seçileceği konusunda anlaşamadılar ve aralarında muhalefet oldu. Günün birinde seher ayini esnasında kutsal ikonayı başrahibin oturduğu kürsüde asılı olarak görürler ama kilise görevlilerinden birinin ikonayı oraya astığını sandılar ve ikonayı daha önce asılmış olduğu yere astılar. Ama bu olay defalarca tekrarlandı ve Meryem Ana manastırın bir rahibine görünüp ona: “Bu günden itibaren bu manastırın başrahibi ben olacağım öyle ki aranızda bir anlaşmazlık olmasın” dedi. O günden itibaren kutsal ikona başrahibin oturduğu kürsüde asılı kalmıştır ve o manastırın şu ana kadar Meryem Ana’dan başka bir başrahibi seçilmemiştir.


 

 

10-3-2014  tarihinde yazéldé.

10-3-2014 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN