(Luka
5:1-11)
İncil
yazarı Luka'nın bugün bize anlattığı
olaylardan
hangisini
takdir
edeceğini
insan şaşırıyor! İsa'nın sözlerini
duymaya susamış Celile halkına
mı?
İsa'nın orada olduğu öğrenilir
öğrenilmez,
Taberiye Gölü’nün (Gennesaret
Gölü) kıyısı O'nu
görmeye O'nu duymaya can attan
bir
sürü
insanla
dolup
taştı.
Onun
sözleri
insanların
kalplerine
sur
serpiyor,
barış,
güç
ve
aydınlanma
veriyordu.
Daha önce hiç böyle sözler duymamışlardı! İsa'yı ele
geçirmek için gönderildikleri İbrani Başrahiplerin muhafızları bile
itiraf etti: “Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi
konuşmamıştır” (Yuhanna 5:46). Ve İsa'yı tutuklamak yerine,
muhafızlar O’nun sözünden büyülendiler ve onu dinlemeye kalalaldılar!
Konuşuyorken dinleyicileri O'nu daha iyi görebilmek ve
duyabilmek için Simon (Petrus) 'un balıkçı teknesine girmeyi
tenezzül eden Rab'bin sadeliğini mi takdir edelim?
Yoksa Petrus’un İsa’ya itaat edip öğlen saatlerinde
balık avına çıkmasına mı hayran kalalım? Petrus gibi deneyimli bir
balıkçı, balıkların gündüzleri yakalanmadığını biliyordu! O saatte
balık avlanmak için ağlarını attığını gören diğer balıkçılar onunla
alay edebilir ve ona gülebilirlerdi. Ne de olsa, gece boyunca bir
balık bile yakalayamıştı, şimdi mi yakalayacaktı? Ama Petrus seve
seve İsa'ya itaat etti.
Bu kadar kısa sürede yakalanan çok sayıda balığa mı
şaşa kalalım? Düşünsenize, sadece Petrus’un teknesi değil, aynı
zamanda Zebedi’nin teknesi de batarcasına dolmuştu.
Hayatında hiç görmediği kadar çok balık gören Petrus’un
verdiği tepki dikkat çekicidir. Böyle büyük bir nimet için Rab'be
teşekkür etmek yerine, şaşakalır ve O'na “Lütfen teknemden in” diye
yalvarır. Ne tür garip bir davranış bu? Petrus neden böyle yapıyor?
Çevap Petrus’un sözlerinin devamında var: “Ya Rab, benden uzak dur,
ben günahlı bir adamım!” diyor. (8.Ayet) Kendi günahkarlığını
ve bir hiç olduğunu
hissederek basit gemisinde, Rab'bin bulunmasının büyük onuruna sahip
olmaya layık olmadığını ilan etti. İncil yazarı Luka'nın açıkladığı
gibi: “Kendisi ve yanındakiler, tutmuş oldukları balıkların
çokluğuna şaşıp kalmışlardı” (9. Ayet). Onlar hayranlık ve aynı
zamanda korku duygularına kapılmışlardı.
Tüm bunlar takdire şayan ve diğer şeylerin yanı sıra
bize hayatlarımız için çok önemli bir şey öğretiyorlar. Petrus ve iş
arkadaşları, tecrübeli balıkçılar olmalarına ve en iyi şartlarda
çalıştıklarına rağmen bütün gece tek başlarına mücadele ettikleri
zaman, kar elde edemediler. Aksine onlar Mesih'le birlikte
olduklarında ve O'nun sözlerine itaat ettiklerinde, balık tutmak
için elverişsiz koşullara rağmen, hayatlarında daha önce hiç
olmadığından daha fazlasını kazandılar! Bu bizim için de bir anlam
taşıyor mu?
Ne yazık ki, zamanın materyalist ruhu tarafından
etkilenen Hristiyanlar İncil'in manevi ve ahlaki değerlerine saygı
göstermezler. Şöyle derler: Bugünün dünyasında İncil ile hayatta
kalamazsınız, kullandıkları aynı araçları kullanarak başkalarıyla
rekabet etmelisiniz. Bunlar ne anlama geliyor? Yalan, sahtekarlık,
hırsızlık, tefecilik, aldatma, yerine getirilmemiş vaatler, gasp ve
insanlığı böylesine korkunç bir duruma getiren pek çok şey olduğunu
biliyoruz! Birçoğunun çöküşünü görüyoruz! Vurgunculuk nedeniyle,
birçok insan mapusa düşer, aileleri dağılır, toplumun saldırısına
uğrar, psikolojik problemlerden muzdarip olur ve daha kötüsü,
ruhlarını yitirirler. Havari Pavlus onlara şöyle yazıyor: “Kötülük
eden herkese sıkıntı ve elem verecek” (Romalılar 2:9). İlk başta
kazanıyor ve gelişiyor gibi görünüyorlar, ama kötü bir sonları var.
Halkımız şöyle der: “Yalancı ve hırsız sadece bir yıl sevinirler.”
Ancak Mesih'in örneğini takip edenler, O'nun iradesine saygı
gösterip itaat edenler Havari Petrus Romalılara Mektubunda yazdığı
gibi (Romalılar 2:10) “yücelik, saygınlık, esenlik” kazanacaklar.
Kardeşlerim, İsa’nın Petrus’la ve balıkla dolu iki geminin
görüntüsünü her zaman gözümüzün önünde bulunduralım: Yakınımızda
Mesih varsa ve onun sözlerine göre çalışırsak, başka kimsenin bize
veremeyeceği nimetlerin tadını çıkaracağız.
|