HAVARİ OKUMALARI ÜZERİNE VAAZ 25.11.2018
İSKENDERİYELİ AZİZE EKATERİNA’NIN HATIRLANIŞI |
4. LUKA PAZARI 14.10.2018
(Pavlus’tan Titus’a Mektup 3: 8-15)
(Galatyalılar 3:23-29; 4:1-5)
Galatyalılara Mektubu’nun bu parçasında Havari Pavlus, Musa’nın
Yasası’na göre yaşayan kişinin ruh halini, Mesih’e iman eden kişinin
yüksek ruh haliyle karşılaştırıyor. Çünkü
manevi açıdan biz, olgun ruhsal yaşa gelinceye kadar
eğitilmeye muhtaç olan çocuklarız. Bu «eğitim» Musa’nın Yasası ile
gerçekleştiriliyordu. Amacı, insanları, O’na iman edebilmeleri için
Mesih’in dünyaya gelişine hazırlamaktı. Şimdi ise
Meshedilmiş-Mesih’i tanıyanların Yasa’nın formalite kurallarına
uyarak dar duvarlar arasında yaşamalarına gerek yoktur. Şimdi biz
eğer Mesih’e Rabbimiz ve Tanrımız olarak iman ediyorsak, vaftiz
olmuşsak ve O’nun isteğine göre yaşıyorsak – özgürüz.
Mektubun devamında Havari Pavlus bizim, onuruna erişmiş olduğumuz
(!) Kutsal Vaftiz’in değerini vurguluyor. «Vaftizle Mesih’le
birleşenlerinizin hepsi Mesih’i giyindi» diye yazıyor. (Galatyalılar
3:27) Mesih’i Kurtarıcısı olarak kabul edip Hristiyan vaftizi
alanlar Mesih’le birleşmişlerdir. İdeal bir şekilde seçilmiş kıyafet
bedene ne kadar yakınsa, biz de Mesih’e okadar yakınız. Tanrı’nın
Oğlu Mesih ile birleştikten sonra O’nunla birlikte Tanrı’nın
çocukları oluyoruz. Baba Tanrı bizi Kendi sevgisiyle evlat
edinmiştir. Havari Pavlus’un başka yerde yazdığı gibi Kutsal Ruh’un
bize Tanrı’ya ‘Abba, Baba!’ olarak seslenmenin cesaretini veriyor.
Ve yine Tanrı’nın Ruhu bizim ruhumuza, bizim Tanrı çocukları
olduğumuzu temin ediyor. O’nun çocukları olduğumuz için de, biz
Mesih’le Tanrısal armağana paydaşız, Tanrı’nın Mirasçılarıyız (bkz.
Romalılar 8:15-17). Havari Petrus ekliyor: «...siz seçilmiş soy,
Kral’ın kahinleri, kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkısınız» (1.Petrus
2:9).
Havari Pavlus, Rabbin bu onuru, herkese verdiğini vurguluyor, erkek
olsun kadın olsun, bütün ırklara ve sosyal sınıflara. «Hepiniz Mesih
İsa’da birsiniz» diyor. (Galatyalılar 3:28).
Mesih’in
bize, sadece O’na olan imanımız sebebiyle verdiği bu yüksek onura
değer veriyor muyuz kardeşlerim? Bunu bütün aziz şehitler
anlıyorlardı; örnek olarak bugün gününü kutladığımız şanlı büyük
şehide Ekaterina’yı verebiliriz.
Yaşadığı dönemde Roma İmparatorluğunun putperest imparatorları
Hristiyanlara zulmediyorlardı, onları acımasızca işkencelere maruz
bırakıyorlardı ve Mesih'e olan inançlarından vazgeçmeye (!)
zorluyorlardı.
Benzer bir şey Maksentius döneminde İskenderiye'de (Mısır) 305
yılında yaşandı. İlk başta, 150 putperest filozof, konuşmacı ve
öğretmeni Ekaterina ile eski filozofların kuvvetli argümanlarını
kullanarak tartışmaları için davet etti. Ama zengin bir felsefe
bilgisine sahip olan ve Kutsal Ruh'la aydınlanmış olan Azize
Ekaterina, sadece argümanlarını yıkmakla kalmadı, aynı zamanda
putperest öğretilerini terk edip Mesih'e inanmaları için onları ikna
etti. Öfkeli Maksentius, onu en korkunç işkencelerle tehdit etti.
Ama azize, her şeye dayandı, hayatını Mesih'e olan sevgisi ve imanı
uğruna feda etmeyi tercih etti!
Hristiyanlığın ilk üç yüzyılında zulüm gören diğer on bir milyon
kutsal şehit de aynısını yaptılar.
Hayat hikayelerinde okuduğumuz gibi, ne işkence, ne de zenginlik, ne
de insanlar arasında şöhrete sahip olmanın cazibesi kutsal
şehitlerin yüreklerindeki sevgi ve inancı sarsamazdı. Gözleri
sürekli olarak, Kendisinde her zaman sevinç buldukları Mesih ile
beraber Tanrı'nın Egemenliğindeki sonsuz mutluluğa, göklere doğru
yönelikti.
İşte
şimdi onlar O’nunla birlikte bu sevinci tadıyorlar.
Kardeşlerim, Havari Pavlus, Mesih'e inanan ve O'nunla birlik içinde
yaşayanların en değerli armağanla onurlandırıldığını bize bildirir:
«Tanrı bizi Mesih İsa’da, Mesih’le birlikte diriltip göksel yerlerde oturttu»
(Efesliler 2:6). Bundan daha büyük bir şeref ve şan var mıdır?
Hayatımızda bu onura layık olmak için çaba gösterelim. Amin.
|