Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

ÏRTODOKS KILISESI'NDE ÊUTSAL GIZEMLER

 

EFKARİSTİYA GİZEMİ

 

 

 

Ortodoks Kilisesi'ndeki yedi gizemden biri olan “Efkaristiya”, Grekçe'de “şükretmek, şükürler sunmak” anlamına gelmektedir. Bu gizeme, “Kutsal Armağanlar”, “Komünyon” (Birlik) ve “Rabbimiz Yesua Mesih'in Bedeni ve Kanı” da denmektedir. Ortodoks Kilisesi, bu gizemin icrası sırasında sunuların (ekmek ve şarap) kutsanmasının ardından Mesih'in fiziksel biçimde (bedeni ve kanıyla) hazır bulunduğuna inanmaktadır. Roma Katolikleri ve bazı Reform Kiliseleri de aynı görüşe sahiptir.

Ortodoks gelenekte Kutsal Efkaristiya'ya “gizemlerin gizemi” denmektedir. Ona “Kilise'nin gizemi” de denir. Efkaristiya, Kilise yaşamının merkezidir. Kilise'deki her şeyin vardığı nokta Efkaristiya'dır ve her şey ondan kaynaklanmaktadır. O, Kilise'nin gizemlerinin bütünlüğü, yani Kilise'nin tüm doktrin ve uygulamalarının kaynak ve hedefidir.

Vaftiz gizemi gibi, Efkaristiya yemeği kavramının da Mesih tarafından oluşturulmadığı hatırlatılmalıdır. Bu tür törensel yemekler Eski Antlaşma'da ve pagan inançlarında mevcuttu. Genelleme yapmak gerekirse, “akşam yemeği” bugün bile insan hayatındaki temel törensel ve sembolik olaylardan biri olarak varlığını sürdürmektedir. Hristiyanlıktaki Efkaristiya yemeği ise, özellikle Eski Antlaşma'daki Pesah (Fısıh) yemeği ile ilişkilidir. Hayatının sonunda Mesih, Yahudilere vaat edilmiş Mesih, öğrencileriyle birlikte Pesah yemeği yedi. Aslında İsraillilerin Mısır'daki kölelikten kurtulmalarının anıldığı törensel bir akşam yemeği olan Pesah yemeği, Mesih tarafından O'nun hayatının hatırlanmasını sağlayan bir eyleme dönüştürüldü: İnsanları; kötülüğün, bilgisizliğin ve ölümün köleliğinden kurtarıp Tanrı'nın Krallığındaki ebedi yaşama aktaran yeni ve ebedi Pesah Kuzusu olarak Mesih'in yaşamının, ölümünün ve dirilişinin hatırlandığı bir yemeğe.

Akşam yemeğinde Mesih, ekmek ve şarap alıp, öğrencilerine ekmeği kendi vücudu olarak yemelerini ve şarabı da kendi kanı olarak içmelerini söyledi. Böylece bu eylem, Hristiyan yaşamının merkezi oldu ve dirilmiş Mesih'in kendi halkı arasındaki varlığının tecrübesine dönüştü (Matta 26, Markos 14, Luka 22, Yuhanna 6 ve 13, Elçilerin İşleri 2:41-47, 1. Korintliler 10-11).

Sözcük olarak “Efkaristiya” “şükretmek” anlamına gelir ve kutsal yemeğe bu isim verilir. Efkaristiya sadece ekmek ve şarabı değil; bir araya gelme, dua etme, Kutsal Yazıları okuyup Tanrı Sözünü ilan etme, Mesih'i hatırlayıp O'nun vücudunu yiyip kanını içerek Kutsal Ruh aracılığıyla hem Mesih hem de Baba Tanrı ile bir olma eylemlerinin tümünü tanımlamada kullanılır. Efkaristiya sözcüğünün kullanılma sebebi, Rabbin Sofrasının kapsamlı anlamının, dünyayı yaratırken, kurtatırken ve yüceltirken yaptığı her şey için Tanrı'ya Mesih'te Ve Kutsal Ruh'ta şükran sunulmasına karşılık gelmesidir.

Efkaristiya gizemine “Kutsal Komünyon” da denmektedir; çünkü bu gizem insanların mistik açıdan Tanrı ile, birbirleri ile, Mesih ve Ruh aracılığıyla Tanrı'daki tüm insanlar ve her şey ile bir olmalarını sağlar. Efkaristiya töreni Kilise'de Rabbin günü olan her Pazar gününe ilave olarak bayram günlerinde de kutlanır. Manastırlarda ve kiliselerde  günlük olarak kutlanması da nadir değildir. Sevinç göstergesi olmasından ve Mesih'in dirilişini kutlama özelliğinden dolayı Kutsal Komünyon, Ortodoks Hristiyanlara Büyük Oruç Devresinin hafta içi günlerinde Önceden Kutsanmış Sunuların Töreni dışında kesinlikle verilmez. Efkaristiya her zaman, vaftiz edilmiş ve krizmasyon gizemini almış çocuklar da dahil, Kilise'nin tüm üyelerine verilir. Daima hem ekmek hem de şarap biçiminde verilir. Efkaristiya'nın, mutlak anlamda Mesih'in gerçek varlığı olduğuna, O'nun öz bedeninin ve öz kanının Baba'ya O'nun adıyla sunulan ve Tanrı'nın ilahi Ruh'u ile kutsanan ekmek ve şarapta mistik olarak hazır bulunduğuna inanılır.

Hristiyan düşünce tarihinde, Efkaristiya töreni sırasında ekmek ve şarabın Mesih'in vücudu ve kanına nasıl dönüştüğünü açıklayabilme gayretiyle farklı yöntemler geliştirilmiştir. Büyük bir talihsizlik sonucu, bu açıklamalar sıklıkla aşırı akılcı hale gelmişler ve belirli dünyevi felsefelerle gereğinden fazla ilişkilendirilmişlerdir.
En talihsiz gelişmelerden biri, insanlar Mesih'in vücudunun ve kanının Efkaristiya'daki gerçekliğini tartışmaya başladıklarında yaşanmıştır. Bazıları, Efkaristiya sunusu olan ekmek ve şarabın Mesih'in öz bedeni ve kanı olduğunu söylerken, bazıları da sunuların, Mesih'in öz bedeni ve kanı değil de bunların sadece sembollik veya mistik varlığı olduğunu savunmuşlardır. Bu iki yaklaşımın trajik sonucu ise “gerçek” olanın “sembolik” veya “mistik” olana karşıtmış gibi gösterilmesidir.

Ortodoks Kilisesi, Efkaristiya'daki vücudun ve kanın, Mesih'in vücudunun ve kanının sadece düşünsel veya psikolojik sembolleri olduğunu öğreten doktrini reddeder. Bu doktrin doğru olsaydı, tören kutlandığında ve Kutsal Komünyon verildiğinde, insanlardan sadece Mesih'i düşünmeleri ve O'nun ile sadece “kalplerinde” bir olmaları istenirdi. Bu haliyle Efkaristiya, Rabbin son akşam yemeğinin basit bir hatıra yemeğine indirgenmiş biçimi olurdu ve onun alınması sayesinde Tanrı ile birlik sadece düşünce veya psikolojik hatırlama düzeyinde kalırdı.

Diğer taraftan, Ortodoks geleneği Efkaristiya sunuları için “semboller” terimini de kullanmaktadır. Töreni bir “gizem”, törenin kurbanını da “ruhsal ve kansız bir kurban” olarak tanımlamaktadır. Bu terimler Kilise Babaları tarafından kullanıldıkları gibi, tören metninde de geçmektedir.

Ortodoks Kilisesi'nin bu terimleri kullanma nedeni, Ortodokslukta gerçek olanın; sembolik, mistik, veya ruhsal olan ile karşıtlık içermemesidir. Tam tersine! Ortodoks görüşte tüm gerçeklik – dünya ve insanın kendisi – sembolik veya mistik olduğu ölçüde, gerçekliğin Tanrı'yı bizlere açıklayıp gösterdiği ölçüde gerçektir. Yani, Ortodoks Kilisesi'ndeki Efkaristiya'nın, Mesih'in öz bedeni ve kanı olduğu kabul edilir; çünkü ekmek ve şarap tam anlamıyla Tanrı'nın gerçek ve öz varlığının ve Mesih'te bize açıklanmış olmasının gizem ve sembolüdür. Bu sayede, Kutsal Ruh ile mistik bir biçimde kutsanmış ekmeği yiyip şarabı içerek, kendisi “yaşam ekmeği” (Yuhanna 6:34, 41) olan Mesih aracılığıyla Tanrı ile gerçek bir birliktelik yaşarız.

Gökten inmiş olan diri ekmek ben'im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir. (Yuhanna 6:51)

Efkaristiya'daki ekmek Mesih'in bedeni, Mesih'in bedeni de Efkaristiya'daki ekmektir. İkisi bir araya getirilip bir olmuşlardır. Ortodoks terminolojide “sembolik” sözcüğü şu anlama gelir: “bir olacak şekilde bir araya getirmek”.

Yeni Antlaşma’da Havari Pavlus'un şu sözlerini okuyoruz:

Size ilettiğimi ben Rab'den öğrendim. Ele verildiği gece Rab İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve şöyle dedi: «Bu sizin uğrunuza feda edilen benim bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın.» Aynı şekilde yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: «Bu kâse benim kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır. Bunu her içtiğinizde beni anmak için böyle yapın.» Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde, Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmiş olursunuz. (1. Korintliler 11:23-26).

 

GİZEMİN TARİHÇESİ ve KÖKENİ

Kilise temelde “şükreden” bir topluluk olduğundan, Efkaristiya gizemi Ortodoks Kilisesi’nin merkezinde bulunmaktadır. Efkaristiya, Kilise’nin diğer tüm gizemlerinin tamamlayıcısı olması dışında, Kilise öğretilerinin ve buyruklarının hem kaynağı hem de amacıdır.

Son Akşam Yemeği konusunda görüş bildiren uzmanların büyük bir çoğunluğu, Aziz Yuhanna’nın İncili’ndeki anlatıma uygun bir biçimde, Mesih’in son akşam yemeğinin Pesah (Fısıh) Bayramı yemeği olmadığına inanmaktadırlar. Küçük bir grup ise, Sinoptik İncil yazarlarının (Matta, Markos ve Luka’nın) anlatımına uygun biçimde, Mesih’in öğrencileriyle yediği son akşam yemeğinin Pesah Bayramı’na özgü bir yemek olduğunu düşünmektedir. Yine de, Enrico Mazza’nın da savunduğu şekilde, azınlığın görüşü teolojik bir yorumdan öteye geçmemektedir. Tarihsel gerçek, son akşam yemeğinin Pesah Bayramı’na ait bir kutlama olmadığı ve sonuçta, yapılan kutlamanın bu bayramla bağlantılı bulunmadığı yönündedir.

 

GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASI ve EBEDİ YAŞAMA KAVUŞMA AMACIYLA

Kutsal Komünyon’un alınmasından önce aşağıdaki dua genelde herkes tarafından okunmaktadır. Bu, her inanlının Mesih’e bireysel olarak bağlanma, O’na ve O’nun Kilisesi’nin kutsal gizemlerine bağlı kalmaya söz verme eylemidir:

Ey Rab, inanıyorum ve itiraf ediyorum ki, gerçekten Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin ve günahkarları kurtarmak için dünyamıza geldin; bu günahkarların ilki de benim.

Ayrıca inanıyorum ki, bu senin pek kutsal öz bedenindir ve bu da senin pek değerli öz kanındır. Bu sebeple sana yalvarıyorum: Bana merhamet et ve bilerek ve bilmeyerek, söz ve eylemle işlediğim tüm günahları bağışla. Ve mahkum edilmeden ve cezalandırılmadan, günahların bağışlanması ve ebedi yaşam için Senin pek kutsal gizemlerine paydaş olmaya beni layık kıl. 

Gizemsel akşam yemeğine, ey Tanrı’nın Oğlu, bugün beni de paydaş olarak kabul et; çünkü ben düşmanlarına Senin kutsal gizeminle ilgili bir şey söylemeyeceğim, ne de Seni, Yahuda’nın öptüğü gibi, öpeceğim. Sana, çarmıha gerilmiş haydudun yaptığı gibi, iman itirafında bulunuyorum: Rab, krallığında beni anımsa.

Senin kutsal gizemlerinin Komünyonu bana ne yargılanma ne de mahkumiyet getirsin, ey Rab, ancak ruhuma ve bedenime sağlık ve şifa olsun.

İnanlılar Komünyonu kaşığın üzerinde alırlar. Onlara hem kutsanmış ekmek hem de şarap verilir. İnanlıların aldığı Komünyonun kaynağı, Pazar ayininde sunulmuş ve kutsanmış ekmek ve şaraptır.

 

KURBANLIK SUNU OLARAK EFKARİSTİYA

Ortodoks Kilisesi, Efkaristiya gizeminin kurbanlık niteliği olduğuna inanır. Kutsal ayinde duyulduğu gibi, “Herkeste ve herkes için, Senden olanı ve Sana ait olanı Sana sunmaktayız”.

1-    Efkaristiya gizeminde, kurban olarak sunduğumuz Mesih’tir ve Kilisede kurban sunma işlemini gerçekleştiren de Mesih’in kendisidir. Mesih hem kurban hem de kurbanı sunan kahindir.

2-    Sana sunuyoruz: Efkaristiya kurbanı, sadece Baba’ya değil; Oğul’a ve Kutsal Ruh’a da, yani Üçlü Birlik olan Tanrı’ya sunulmaktadır. Öyleyse, Efkaristiya gizeminin kurbanlık sunusu nedir? Kim tarafından sunulmaktadır? Kime sunulmaktadır? Tüm bu sorulara verilen yanıt “Mesih”’tir.

3-    Herkes için sunuyoruz: Ortodoks teolojide Efkaristiya , günahların bağışlanması için hem yaşayanların hem de ölülerin adına sunulan bir kurbandır.

Kilise, Efkaristiya’nın basit bir figür veya sembol olmayıp gerçek bir kurban olduğunu öğretir. Kurban olarak sunulan şey ekmek değildir; Mesih’in öz bedenidir. Tanrı’nın Kuzusu, bir kere ve tüm zamanlar için kurban edilmiştir. Efkaristiya kurbanı, Tanrı Kuzusu Mesih’in gerçekten kan dökülmesi suretiyle kurban edilmesi üzerine değil; ekmeğin, kurban edilmiş Tanrı Kuzusu Mesih’e dönüştürülmesi üzerine kuruludur. 

Mesih’in kurbanına ait tüm olaylar (ten alıp insan olarak doğması, son akşam yemeği, çarmıha gerilmesi, ölümü, dirilmesi ve göğe yükselmesi) Efkaristiya gizeminde tekrarlanmaz; ancak mevcut hale getirilir.

 

GERÇEK, SEMBOLİK veya MİSTİK?

Efkaristiya gizemi hem sembolik hem de mistiktir. Ortodoks Kilisesi’nde Efkaristiya’nın Mesih’in gerçek bedeni ve kanı olduğuna da inanılır; çünkü ekmek ve şarap, Tanrı’nın gerçek ve öz varlığının ve kendisini bize Mesih’te görünür kılmasının gizem ve sembolüdür.

Kutsal Efkaristiya gizemi, tamamen akılsal ve mantıksal terimlerle değerlendirilip açıklanamaz; çünkü tıpkı Mesih gibi, Efkaristiya da Göklerin Krallığı’nın bir sırrıdır ve Mesih’in bize söylediği gibi “bu dünyadan değildir”. Tanrı’nın Krallığı’na ait olduğundan, Efkaristiya gizemi günaha düşmüş insanın dünyevi ve yersel mantığından özgürdür.

Şam’lı Eren Yuhanna şöyle demiştir: “Bunun nasıl gerçekleştiğini sorgulayacak olursan, Kutsal Ruh aracılığıyla mümkün olduğunu öğrenmek yeterlidir. Tanrı sözünün doğru, aktif ve her şeyi yapacak güçte olduğundan ve onun işleyiş tarzının araştırılamaz olduğundan daha fazlasını bilmiyoruz”.

 

 

Kaynak: oca.org ve orthodox wiki

Çeviren: Theophilos

 

 

14-2-2011 tarihinde yazéldé.

14-2-2011 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN