Rabb’i seven Onu her zaman anımsar ve dua
Tanrı’yı anımsamaktan kaynaklanır. Rabb’i
hatırlamazsan, dua da etmezsin. Dua etmeyen can
Tanrı sevgisinde kalamaz zira Kutsal Ruh’un
lûtfu dua sayesinde gelir. Dua etmekle insan
günahtan sakınmış olur çünki dua hâlinde olan
zihin Tanrı’da erimiştir. Ruhen bildiği Rabb’in
Simâsı önünde tevazu ile durur.
Ama elbette ki başlangıçta manevî bir rehbere
ihtiyacımız vardır zira Kutsal Ruh’un lûtfu
gelmeden önce can düşmanlarla büyük bir mücadele
içindedir ; duyduğu rahatlama hissinin
Düşmandan gelmediğine emin olamaz. Bunu ancak
Kutsal Ruh’un lûtfunu tatmış olan kişi
ayırdedebilir. Kutsal Ruh’u tatmış olan, Onun
lûtfunu da ayırdedebilir.
Ey insanoğlu, Mesih’in tevazuunu öğren ! Öğren
ki Rab duanın tadına varmana izin versin. Eğer
sâfiyane duayı arıyorsan, alçakgönüllü ol, sade
ol, günahlarını içtenlikle itiraf et dua da seni
sevecektir. İtaatli ol, büyüklerine içinden
gelerek uy, herşeyden memnunluk duy. İşte o
zaman zihnin yararsız düşüncelerden
arınacaktır. Unutma ki Rab seni görüyor ;
kardeşini incitmekten sakın, onu yargılama,
yüzündeki ifade bile ona keder vermesin, ¯o
zaman Kutsal Ruh seni sever ve her işinde
yardımcın olur.
Kutsal Ruh müşfik bir anne gibidir. Anne
çocuğunu nasıl sever ve korursa Kutsal Ruh da
bizi korur, affeder, iyileştirir, eğitir,
sevindirir. Kutsal Ruh’u alçakgönüllülükle
tamamladığımız dua sayesinde öğreniriz ( ... )
Alışkanlıkla dua eden, duasında değişiklik
ihtiyacı duymaz. Gönülden dua eden ise dua
sırasında pek çok sınavla karşılaşır : Düşmanla
mücadele içindedir, kendisiyle mücadele
içindedir, tutkularıyla, diğer insanlarla
mücadele içindedir. Ve bütün bu mücadelelerde
cesur olması gerekir. Sürekli dua sevgiden
kaynaklanır ama yargılarımızla, yararsız
sözlerle ve kendimizi dengeleyemediğimiz için
onu kaybedebiliriz. Tanrı’yı seven Onu
gece-gündüz düşünür zira başka hiçbir meşgale
onu Tanrı’yı sevmekten alıkoyamaz. Dünya
Havârilerin Rabb’i sevmelerine engel değildi,
yine de onlar dünyayı unutmuyor, dünya için dua
ediyor ve vaazda bulunuyorlardı ( ... )
Düşmanları için dua etmedikçe ruh sükûn bulamaz,
huzura kavuşamaz. Tanrı’nın lûtfuyla dua etmeyi
öğrenen ruh bütün yaratıkları, özellikle de
insanı merhametle sever. Rab, Haçın üstünde
insanlar için acı çekti, ruhu her birimiz için
ısdırapla doldu.
Rab bana düşmanları sevmeyi öğretti. İlâhî
lûtuftan yoksun kalırsak düşmanları sevemeyiz
ama Kutsal Ruh sevmeyi öğretir ve o zaman
şeytanlara da acırız ; acırız çünki onlar iyiden
kopmuş, alçakgönüllülüğü ve Tanrı sevgisini
kaybetmiştir. Yalvarıyorum size, bir deneyin !
Biri size haksızlık ederse, sizi aşağılarsa,
hakkınızı elinizden alırsa yahut Kiliseye eziyet
ederse Rabb’e yalvarın ve şöyle deyin : « Rab,
hepimiz Senin yarattıklarınız ; hizmetkârlarına
acı, onları tövbeye döndür. » O zaman lûtfun
ruhuna nüfuz ettiğini hissedeceksin.
Başlangıçta, düşmanlarını sevmek için yüreğini
zorla. Rab senin iyi niyetini görecek ve sana
her şeyde yardım edecektir ; bizatihî edindiğin
tecrübe de sana öğretecektir. Ama düşmanları
için kötülük düşünende Tanrı sevgisi yoktur, o
Tanrı’yı tanımamıştır ( ... )
Oh ! Nasıl da Rab’den istemek gerekir
alçakgönüllü ruha Kutsal Ruh’u versin diye !
Alçakgönüllü ruh huzur içindedir ; kibirli ruh
ise kendi kendine eziyet eder. Kibirli adam
ilâhî sevgiyi bilmez, Tanrı’dan uzaktır. Zengin
olduğu için kibirlidir, ya da okumuş olduğu
için, başarılı olduğu için... ama zavallı,
Tanrı’yı bilmemekle ne kadar yoksul olduğunu, ne
denli kayıpta olduğunu bilmez. Yine de Rab,
kibrini yenmeye çalışan ve bu tutkusuyla
mücadele edenin yardımcısıdır ( ... )
Lûtuf ona dokunmadan önce insan her şeyin
yolunda, ruhunun düzende olduğunu sanır. Eğer
lûtuf ona da uğrar ve onda kalırsa durumun hiç
de düşündüğü gibi olmadığını farkeder. Lûtuf
onu yeniden bırakıp gittiğinde ise lûtuf olmadan
yaşamanın ne büyük bir felâket olduğunu görür
( ... )
Gerçeği yazıyorum çünki insanları seviyorum.
Kalbim onlar için acı duyuyor. Tek bir kişiye
bile kurtuluş yolunu bulmakta yardım edebilirsem
Tanrı’ya hep şükredeceğim. Ey, dünya
insanları ! Yetmiş iki yaşındayım, yakında
öleceğim. Sizlere Tanrı’nın şefkati hakkında
yazıyorum. Rab, Kutsal Ruh vâsıtasıyla bana bu
şefkati öğretti, Kutsal Ruh da tüm insanları
sevmeyi. Size gerçeği söyleyeyim : kendimde iyi
hiçbir şey bulamıyorum. Çok günah işledim ama
Kutsal Ruh onları sildi. Beni yazmaya sevkeden
Tanrı sevgisidir.
Arşimandrite Sophrony (Sofroniy Saharof),
“Starets Siluan, Vie-Doctrine-Ecrits”
[Yaşamı-Doktrini-Yazıları] adlı eserinden. Ed.
Présence, s. 274, 344, 288, 298.