Günün birinde çok zengin bir genç, kilise
pederine bu soruyu sorar. İçimde sürekli bir
boşluk hissediyorum ve boşluğu dolduracak hiçbir
şeye rastlayamadım, ki ben hayatta istediğim her
şeyi elde edecek güce sahibim, bana içimdeki
boşluğu dolduracak bir yol gösterebilirmisin?
Eksiğim nedir acaba?
Peder ise şu cevabı verdi. İçindeki boşluk
gerçek sevgiyi tanımamaktır, gerçek sevgi insana
bedeli olmayan nimetleri armağan eder. Gerçek
sevginin üç boyutu vardır.
1 Tanrı sevgisi 2 insan sevgisi 3 yaratılmış
olanların sevgisi (tabiat sevgisi )
TANRI SEVGİSİ
Tanrı sevgisi, Tanrı ile yaşamaktan öte
kazanılan bir nimettir.
Yani Tanrı ya yakın oldukça bu sevgi senin
içinde yaşar ve büyür. Tanrı ya dua ettikçe ve
kilisenin kutsal sırlarını yerine getirdikçe (
özellikle kutsal komünyon ) Tanrı’ın sana nasıl
huzur vereceğini hissedeceksin ve Tanrı seninle
bu sevgiyi paylaşacaktır, o zaman yaşamın senin
için ne kadar değerli olduğunu anlayacaksın.
İNSAN SEVGİSİ
İnsan sevgisinin de üç boyutu vardır.
1 aile sevgisi: anne, baba, kardeş vb.
2 yakınını sevmek: komşu, arkadaş, dost ve bütün
kilise tanıdıkları vb.
3
tanımadığın, yabancı insan sevgisi. ( dininden
yada ırkından olmayan )
Tanımadığın insanları sevmen belki ticari yada
menfaat sevgisi olabilir, ve böylece o sevgi
yürekten gelen bir sevgi olmadığından dolayı
eksek kalacaktır. Ama bu sevginin mastarı,
Tanrı’yı, diğer insanların yüzünde görmek ise,
bu sevgi senden bütün insanları aynı seviyede
sevmeni isteyecektir. Ve sevgin o insanlara
karşı sadakatlı gerçek ve menfaatı olmayan bir
sevgi olacaktır, çünkü sen Tanrı’yı o insanların
yüzlerinde göreceksin ve o zaman Tanrı’nın
kutsal nimeti aracılığı ile, yüreğinin insan
sevgisi ile dolu olduğunu hissedeceksin.
YARATILMIŞ OLANLARIN SEVGİSİ ( TABİAT )
Tabiat her şeyi ile güzeldir ve insanları bu
güzellikleri yaratan Tanrı’ya şükretmeye davet
eder. İnsan, beşeri tabiatı ile, yeşil ve doğal
olan mekanları sever, lakin işe yaramayan
dikenli dağları ve kuru çölleri sevebilir mi?
Evet azize mısırlı Meryem’in çöllerde yaşayıp o
mekanlarda kutsallaştığını hatırlar ise
sevebilir. Ve kilise babalarımızın dikenli
dağların mağaralarında yaşayıp orada
kutsallaştıklarını hatırlar ise sevebilir. Çünkü
bu azizlerimiz buna benzer mekanlarda Tanrı ile
tanışıp ona sadık kalabildiler. O zaman insan
bunların hepsini hatırlayıp, dünyayı deniz, kara
ve gök olarak aynı seviyede sevebilir çünkü
bunların her birinde Tanrı’yı görmektedir.
Ve
bu vesileyle üç boyutlu gerçek sevgi birleşip
bir olur. Tanrı sevgisi, insan sevgisi ve tabiat
sevgisi. O anda Tanrı seni tarif edilmeyen
sevgisi ile sever ve içinde asla bir boşluk
hissetmezsin çünkü sen Tanrı’yı, insanları ve
bütün tabiatı seviyorsun. Ve onlar da seninle
aynı sevgiyi paylaşıyorlar.
Sevginin tamamlanması için esas ve önemli bir
noktaya daha değinmemiz gerekir. Aziz
babalarımız bizleri bu vasiyetle tembih ederler.
Sakın kimseden seni sevmesini dileme aksi
takdirde o şahısı seni sevdiği için sevmiş
olursun. Sen bizzat kendi nefsinden bütün
insanları ve tabiatı aynı seviyede sevmeyi dile
ve doğal olarak bütün insanları ve tabiatı aynı
seviyede sevdiğinden dolayı onlarda seni bu
seviyede seveceklerdir. Ve bu vesile ile aziz
Pavlos un söylediklerini yaşamış olursun.
Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir, sevgi
kıskanmaz övünmez böbürlenmez, sevgi kaba
davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay
öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz, sevgi
haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir,
sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her
şeyi umut eder, her şeye dayanır.
SEVGİ ASLA SON BULMAZ ( KORİNTİLERE 1 MEKTUP
13:4 )
PEDER DİMYAN YAKUPOĞLU