Ben inanmışımdır ki sadece inançlılar değil inançsızlar da Kilise hayatında, Meryem’e, İsa Mesihin annesine, saygıda büyük ve özel bir yer tuttuklarını bilirler.
Kadim çağlardan bu yana Kilise geleneği Tanrının annesini en saf ve en kutsal anne olarak anar.
Biz liturjik dualarımızda daha da sıklıkla ve böyle görkemli bir söyleyişle tekrar ederiz: ‘Cherubimler’den daha saygıdeğer ve Seraphimler’den karşılaştırılmaz derecede şerefli’.
Başka bir deyişle, kutsal yazıların meleklere tayin ettiği gibi, o (Meryem Annemizi işaret ediyor) gösterir ki onu Cherubimler’den daha fazla onurlandırmak uygundur ve Seraphimler’den daha büyük sonsuz bir şöhretle çevrelenmiştir.
Onun adı ne liturjik duaların hemen hemen çoğunda ne de makamlarda bahsedilir.
Nasıl anımsanmaz ki ister batılı ister doğulu tüm Hristiyan sanatı kol emeğinde Meryemin ve ilahi çocuğunun görselleriyle doludur.
Kiliseye girerken gördüğümüz bu ikona, İkonastasisin kraliyet kapılarından da saygındır.
Onu yanan mumlardan bir okyanus olarak görmek olağandır ve yukarıya bakarsak/ gözümüzü yukarı kaldırırsak sunağın üstündeki apsitte Meryemin kainatın kalbinde duran ve tam merkeze yerleştirilmiş görüntüsünü genellikle fark edebiliriz.
(Orada) bu yazıt bulunur: ‘Lütufla dolu, sende tüm evren sevinir’.
Fransézca’dan Türkçe’ye çeviren: Athanasios-Űmit Eser