Bir doktorun Kutsal Dağdan tecrübeleri...
Rahipler hastalığı nasıl karşılıyorlar? Sabır ve tahammül ile.
Rahipler, «Hastalık, Allahın ziyaretidir.» derler. Bir gün ihtiyar bir rahip bana şöyle dedi; “Tanrı bana hastalık gönderdiğinde, - demek beni hatırladı ve bana bir şey söylemek istiyor – diye düşünürüm. O bilir. O bana verdi ve istediği zaman benden alacaktır. Ne söyleyebilirsin?”
İhtiyar rahip Evgenios diyor ki; “Tanrımız hastalığı 4 sebepten dolayı verir. Ebeveynlerimizin işlediği günahlar için, bizim işlediğimiz günahlar için, bizi sabra ve alçak gönüllülüğe alıştırmak için ve dördüncü sebebi yalnız O bilir.”
Elbette zorluklarda vardır. Geçen yıl bir ilkbahar akşamı, sol avcunu yaralayan ihtiyar Rahip Nikodimos muayenehaneye geldi, yaraya bakmamızı ve temizlememizi kabul etti fakat yaranın dikmesini ve tetanoza karşı iğne yapılmasını kabul etmedi. ”Meryem Ana ,beni ağır yaralanmamak için korudu ve beni iyileştirecek” dedi.
Kutsal dağın muayenehanesinde bulunmaya başladığım ilk günlerde ihtiyar Rahip Yeremias geldi. Fazla konuşmadan bana şöyle dedi, ”Doktor kanserim var ilaçlarımı yazmaya geldim”. Ben şaşırdım, kendime geldiğim zaman onu avutmaya çalıştım yalnız boşu boşuna… O’nun avutulmaya ihtiyacı yoktu çünkü zaten avutma O’nun içindeydi. “Doktorum şimdi iyiyim, kemiklerimde metastaz oldukça var, o zaman Tanrımıza dua et dayanmak için bana güç versin “ dedi.
Çok ihtiyar Rahiplerin işitme ve görme duyuları kuvvetlidir, onlarla oturmak ve sohbet etmek bana sevinç veriyordu, onlarla sohbet ederken kendini başka biri gibi hissediyorsun. Sana yalnızca tecrübelerinden ve insanlığın ilminden bahsetmezler, aynı zamanda başka bir hayatın huzurunun havasınıda sana verirler. Onlara muayenehane ye yardım etmeye gidiyordum, doktorum zahmetin için sana vereceğimiz bir şey yok yalnız bu akşam sana dua edeceğiz diyorlardı. Bunun aldığım en iyi ücret olduğunu hissediyordum. Tabi yalnız buda değil, sanki bütün kalplerinden biraz şarap, biraz buhur ve bahçeden sebzeler ikram ediyorlardı.
Genç rahipler aksine bize daha yakın, hastalığı daha az tetkik etmiş ve daha çok mantıklıdırlar. Çoğu yüksek tahsilli olup, muayenehaneye hastalandıkları zaman daha sık geliyorlar, benden daha bilimsel açıklama istiyorlar, sordukları sorular çoğu zaman beni derin araştırma yapmaya yöneltirler. Çoğu zaman onların önünde kitaplarımı açıp onlara daha geçerli bir cevap veriyordum ve bunu çok takdir ediyorlardı.
Rahipler ölümü nasıl karşılıyorlar? Cesurca söyleyeceğim; korkusuzca ve aksine sevinçle karşılıyorlar. Birçok rahibin ölümünü gördüm hepsinin yaşları dolmuş, ve yaklaşık 80 yaş ve yukarı bu hayattan gidiyorlar. Üç ay önce Kutlumusiyu manastırına ait, inzivada yaşayan ihtiyar rahip Yusuf 108 yaşında öldü. Birgün önce manastıra gidip bütün rahiplerle veda etti. Aya Nikola inzivasında yaşayan ihtiyar rahip Prokopios 99 yaşında, yalnız yaşı ona görünmüyor yaz ve kış hep yalınayak dolaşıyor, hiç oturmaz tüm işleri yapar, özellikle terzilikle uğraşır, gözleri çok kuvvetli. Onlara dair izlenimim ruhlarını teslim ederken yüzlerinde bir dinginlik ve sakinlik vardır ve bu durum hepimize yayılyor. Ölmeden önce ihtiyar rahipler onlara bakan genç rahiplere ruhani hayat üzerine tavsiyeler verip, dua edip kutsuyorlar. Çoğu ne zaman öleceğini bilir, onun için bu sonsuz yolculuğa hazırlanır, ruhani baş rahibe itiraf edip kutsal Kominyon’u alırlar, herkesten bağışlanmalarını ve dualarını isteyip , ruhlarını Göklerdeki Pederimize teslim ederler. Onlar gittikleri zaman biz kendimizi daha fakir hissediyoruz.
Kutsal Dağda rahipler böyle ölür. Kendileriyle, Tanrıyla, herkesle ve her şey ile barışmış, görünmeyen azizlerdir onlar. Hiç kimse onları bilmedi ve bilmeyecek.
Dr. İ.Karakasidis