Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

MERYEM ANA

 

MERYEM ANA, KUTSALLARIN KUTSALI

 

Havva yılana Bakire Meryem ise Rab'bin meleğine inandı, inanarak işlenen günah bu kez iman inancı sayesinde ortadan silinmiştir!

Ortodoks Kilisesi, Üçlü Birliği, Baba–Oğul-Kutsal Ruh’ta tek olan Tanrı’yı yüceltiği gibi Meryem anayı yüceltmez ve ne Baba’ya, ne İsa Mesih’e, nede Kutsal Ruh’a eş tutmaz.

Meryem Anaya dair Ortodoks Teolojisi tamamen Kutsal Kitaba dayanır. Fakat sözlü ve yazılı geleneğede değer verilir ve Tanrısallığı kabul edilir. Bu yüzden Kilise babalarının ve Azizlerin aktardıklarıda bizlere bir çok konuda ışık tutar. Nitekim Tanrı Söz’ünü yorumlayan Kilise Babaları ve Azizler, Kutsal Ruh’un esini ile bunu yapmışlardır ve kesinlikle Kutsal Yazılar’a ters düşmez.

Meryem ananın Kutsallığı hakkında birşeyler yazmak için öncelikle onun Tanrı’ya adanmışlığı hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Gelenekler bize, Meryem’in üç yaşına geldiğinde annesi Anna ve babası Yoahim tarafından Tanrı’ya verdikleri söz üzerine tapınağa verildiğini bildiriyor. En büyük Kahin Zekeriya onu takdis edip Kutsalların Kutsalı denen tapınağa geçirir. Ve bu yere yalnızca, en büyük kahin olan kişi yılda bir kez girer (Bağışlanma günü). Meryem tapınakta uzun yıllar kalır. Tanrı, anne ve babasını bu dünyadan çağırdığı zaman, en kutsal Bakire yetim kalır ve ölünceye kadar tapınaktan ayrılmak ve evlenmek istemez. Bunun gerçekleşmesi Yasa'ya ve İsrail'in geleneklerine aykırı olduğundan, Meryem on iki yaşına gelince Nasıra'dan akrabası olan Aziz Yusuf'a emanet edilir. Nişanlı olarak yaşaması kabul edilir çünkü böylece evlilik yaşına gelinceye dek bekaretini koruyarak yasanın gereklerini yerine getirebilir. Buraya kadar Tanrı’nın Bakire Meryem’e nasıl bir lütuf sunduğunu ve yaşayacağı o Kutsal olaya dek ne denli saf bir şekilde koruduğunu görebiliriz. Tanrı onu tertemiz saklamış ve arındırmıştır çünkü o Tanrı Oğlu’na, Tanrı Söz’üne, Tanrı’nın insan bedeni alarak dünyaya gelişine bir kapı olcaktır. Böyle Kutsal bir görev içinde tertemiz olmalıdır. Günahtan uzak olmalıdır. Onun lekesizliğini sağlayan tamamen Tanrı’nın lütfudur. Yani Bakire Meryem’in günahsız oluşu tamamen Mesih İsa ile alakalıdr. Tanrı onu günahın lekesinden kurtarmıştır çünkü Oğul onun rahminden insan doğasına erişecektir. Kutsal olanın bulunacağı yerinde kutsanmış olması gerekirdi. Yani Tanrı’nın lütfu Mesih İsa’nın bakirenin rahmine düşmeden önce onun yaşamının pak kalmasını sağlamıştır. Bu nedenle nişanlısı olan Aziz Yusuf, tıpkı İsraillilerin Antlaşma Sandığına saygıyla yaklaştıkları gibi Bakire Meryem’e saygıyla yaklaşmıştır.

Kutsal Yazılar’da da Bakire Meryem’in Kadınlar arasında en kutsal oluşundan ve lütufla dolu oluşundan bahsedilir ve Kutsal Yazılar’daki bu bölümler Meryem Ana’ya dair Ortodoks Kilisesinin temel doktrinini oluşturur. Ve özellikle dikkat edilmesi gereken nokta ise Yeni Ahit’te bir çok yerde Eski Ahit’ten alıntı yapılarak, Tanrı’nın tasarısının ilk insanlar olan Adem ve Havva’nın  günaha düşüşünden beri var olduğudur.

Luka 1:26-55: Melek Meryem’i “Ey Tanrı'nın lütfuna erişen kız” olarak adlandırıyor ve Tanrı tarafından bu sözleri duymuş olan başka bir kadın yoktur. Ve aynı bölümde Başmelek Cebrail Bakire Meryem’e Kutsal Ruh’tan hamile kaldığı bildirildiğinde, o bunu büyük bir itaat ve alçakgönüllülükle kabul eder. Havva’nın Tanrı’ya itaatsizliğine karşı yeni Havva, Tanrı’nın buyruğuna büyük bir itaatle karşılık verir. Ve böylece ilk insan Adem ile varolan günah yeni Adem olan İsa Mesih ile yok olacaktır. Buda bize Tanrı’nın Bakire Meryem’e sunduğu lütfun ne denli büyük olduğunu gösterir.

Tanrı Meryem Annemize meleklere gösterdiği saygıdan fazla saygı göstermiştir.  “Bütün melekler, kurtuluşu miras alacaklara hizmet etmek için gönderilen görevli ruhlar” (İbr.1:14) oysa Meryem Tanrı’nın Oğlunu rahminde taşıdı, O’nu sütü ile besledi, O’nu kucağında barındırdı! Bu denli saygıya layık başka insan veya melek var mı? Luka İncil’inde yazılı olduğu gibi, “İsa bu sözleri söylerken kalabalığın içinden bir kadın O`na, “Ne mutlu seni taşımış olan rahme, emzirmiş olan memelere!” (Luka 11:27) Bu gerçekten Tanrı’nın insana sunabileceği eşsiz bir lütuftur.

Melek Meryem’e “Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracaksın, adını İsa koyacaksın. O büyük olacak, kendisine “en yüce Olan'ın Oğlu' denecek. Rab Tanrı O'na, atası Davut'un tahtını verecek. O da sonsuza dek Yakup'un soyu üzerinde egemenlik sürecek ve egemenliğinin sonu gelmeyecektir.” dedi. Yani Meryem Tanrı’nın Oğlu’nun annesi! Bu lakabı yeryüzünde taşıyan başka bir kadın var mı? Ki burada Oğulluk, Tanrı Söz’ünün beden alarak dünyaya gelişini gösterir. Yani Meryem ana Tanrı-doğurandır. Aziz İskenderiyeli Kiril Meryem ananın Tanrı-doğuran oluşu konusunda şöyle der, “Kutsal Bakire’nin Tanrı-doğuran olarak çağırılıp çağırılmayacağı konusunda bazılarının tamamen şüphe içerisinde olduklarını duyarak hayretler içerisinde kalıyorum. Şayet RAB’bimiz Mesih İsa gerçekten Tanrı ise O’nu doğuran nasıl Tanrı-doğuran olmaz.” Bu Tanrı tarafından sunulmuş eşsiz bir lütuftur.

Luka İncil’indeki bir diğer olay ise, Vaftizci Yahya’nın Annesi, Meryem’den daha yaşlı ve Aziz Öncü Yahya’ya gebe; hatta bir ruhani karısı olmasına rağmen Bakire Meryem’in ziyaretinden şeref duyuyor ve “Nasıl oldu da Rab’bimin annesi yanıma geldi?” diye haykırıyor! ilaveten Öncü Yahya bile Meryem’in ziyareti nedeniyle annesinin rahminde coşuyor.( Bak, selamının sesi kulaklarıma eriştiği an, çocuk rahmimde sevinçle hopladı.) Bakire Meryem ile Elizabeth’in karşılaşmasında özellikle dikkat edilmesi gereken nokta ise  Elizabeth Meryem’i karşılarken “Nasıl oldu da Rab’bim`in annesi yanıma geldi?” diye sorar, tıpkı Peygamber Davut’un Antlaşma Sandığını karşıladığı zaman söylediği gibi, “RAB`bin Sandığı nasıl olur da bana gelir?”. Antlaşma Sandığı içerisinde Tanrı’nın 10 Emri’ni muhafaza etmekteydi ve Tanrı tarafından kutsal kılınmıştı. Meryem anada aynı şekilde Yeni Antlaşma’nın Sandığıdır ve rahminde Tanrı Söz’ü olan Mesih İsa’yı taşımıştır ve Tanrı tarafından kutsal kılınmıştır (II.Samuel 6: 9, Luka 1:43). Ve bu karşılaşmada Meryem annemizin kendisi, “İşte, bundan böyle tüm kuşaklar beni kutlu ( kutsal) sayacak” demiştir. Ve bu söz Kutsal Yazılar’da yer aldığına göre Tanrı’nın onayını almış demektir.

Yine Luka İncil’inde “İsa bu sözleri söylerken kalabalığın içinden bir kadın O`na, “Ne mutlu seni taşımış olan rahme, emzirmiş olan memelere!” diye seslendi. İsa, “Daha doğrusu, ne mutlu Tanrı`nın sözünü dinleyip uygulayanlara!” dedi.” diye yazılıdr (Luka 11:27-28). Burada geçen “daha doğrusu” kelimesi İncil’in yazıldığı dil olan Grekçe metinlerde “doğrudur (ìåíïõíãå)” olarak geçer. Yani ayet şöyle “Doğrudur, ne mutlu Tanrı`nın sözünü dinleyip uygulayanlara!” Bu ayette bir çok insan Mesih İsa’nın annesine değer vermediğini veya diğer insanlardan ayırmadığını düşünüyor halbuki bunlar Meryem anayı yücelten ayetlerdir çünkü Tanrı’nın isteğini itaatle ve alçakgönüllülükle ilk yerine getiren odur. Tanrı Söz’ünü dineleyip uygulayan odur. O Azizlerin ilki ve tek lekesiz olanıdır. Yani Kutsalların en Kutsalıdır. Mutluluğun ve sevincin en büyüğünü yaşamış olan acılarında en büyüğünü yaşamıştır, Oğlu gözlerinin önünde işkenceler görmüş ve çarmıha gerilmiştir. Ama o iman yolunda hep ileriye gitmiştir. Elçiler arasında, insanların kurtuluşu için yaşamını sürdürmüştür (Elç.İşl.1:14).

Eleştiri konusu olan bir diğer ayet ise; Markos İncilinde, “İsa`nın çevresinde oturan kalabalıktan bazıları, “Bak” dediler, “Annenle kardeşlerin dışarıda, seni istiyorlar.” İsa buna karşılık onlara, “Kimdir annem ve kardeşlerim?” dedi. Sonra çevresinde oturanlara bakıp şöyle dedi: “İşte annem, işte kardeşlerim! Tanrı`nın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur.”(Markos 3:33-35) yer alan ayettir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi öncelikle dikkat edilmesi gereken nokta, Tanrı’nın eşsiz planı doğrultusunda ve Mesih’in gelişinde, Tanrı Söz’üne ilk itaat eden elbette ki Meryem Ana’dır. O yüzden ayette Mesih İsa’nın dediği gibi kıymetli olan Tanrı Söz’üne itaat eden kişidir ve itaatkarların ilki Meryem Ana’dır. Ama bu ayette Kutsalların Kutsalı annemizin dışında dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır ki, bu ayetin asıl mesajını oluşturur. Kutsal Yazılar cümle cümle bağımsız değerlendirilemez. Bir ayet okuduğumuzda bize Kutsal Kitap bütünlüğünde anlamamız gerekeni anlatır. Aynı şekilde bu ayette ilk aklımıza gelen ise Luka İncil’i 14:25-26’da yazılı olan “Kalabalık halk toplulukları İsa`yla birlikte yol alıyordu. İsa dönüp onlara şöyle dedi: “Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz” veya Matta İncil’i 10:37’de “Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir” yazılı olan ayetlerdir. Mesih İsa dünya’da bulunduğu dönemde bizlere kendi yaşamıyla bir imanlının nasıl olması gerektiğini göstermiştir ve Kilise’nin temellerini atarken, insanların birlik içerisinde, anne, baba, kardeş veya çocuk sevgisinden öte Kilise bütünlüğü içerisinde kutsal olan sevgide birleşmeleri gerektiği ve Tanrı’ya koşulsuz bir itattle bağlı olmaları gerektiğini öğretmiştir. RAB’bin buyruğu açıktır, ““Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin”(Matta 16:24). Tıpkı Kutsal Azizler Yuhanna ve Yakup’un Mesih’in çağrısı ile babaları Zebedi’yi bırakarak İsa Mesih’in peşinden gitmeleri gibi (Markos 1:20). Sonuç olarak bu ayet çeşitli grupların söyledikleri gibi Kutsalların Kutsalı Meryem Ana’mızı yeren ayet değil aksine RAB İsa Mesih’in buyruğunun insanlara yine bir benzetme yolu ile açıklanması ve bu benzetme ilede Kutsal Annemizin eşsiz itaatinin onurlandırıldığı bir ayettir.

Bütün bu belirtilerden sonra biz günahkar insanlar nasıl olur da Tanrı-doğurana saygımızı göstermeyiz? Ona Kutsalların Kutsalı diye seslenmeyiz. Tanrı’nın pek çok yücelttiğini biz nasıl olurda övgüyle anmayız. O Tanrı’ya eş değildir ama Azizler içerisinde en çok kutsanmış olandır. Aziz Agustin Meryem anadan bahsederken şöyle der, “Meryem Ana Kilise’nin bir parçasıdır. O, seçkin bir üyedir, diğerlerinden üstün bir üyedir. Fakat, başın Mesih olduğu bedenin bir parçasıdır.”

Yaşamlarını Tanrı’ya adamış RAB’bin tüm Kutsalları övgüye layıktır ve bu Kutsalların ilki olan Kutsalların Kutsalı Meryem anada sürekli övgü ile anılmalıdır. Öyleki kendisine Kutsal Ruh’tan hamile kalacağını bildiren Başmelek Cebrail dahi yıllar sonra bir keşişe görünerek Meryem ananın gerçekten övgüye değer olduğunu bildirmiş ve Aksion Estin isimli ilahinin sözlerini keşişe yazdırmıştır.

“Yerindedir seni övmek, her zaman övgüye layık , en temiz, Ôanré’mızın annesi. Sen ki Heruvimlerden daha saygın ve Serafimlerden kıyaslanmaz ölçüde yücesin, sen ki Tanré’nın Sözünü eksiksiz doğurdun. Yüceltiriz seni gerçek Tanrı-doğuran.” Amin!

"Gökte büyük bir belirti göründü. Güneşi kuşanmış bir kadının ayaklarının altında ay, başında on iki yıldız­dan bir taç vardı." (Vahiy 12:1)

Kutsalların Kutsalı Annemiz Meryem’in duaları daima yolumuzu aydınlatsın. Amin.

8-4-2014 tarihinde yazéldé.

8-4-2014 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN