Çok eski devirlerde Rab Allah kendisine benzememiz için bize emretti. Öyleki azizleserek O'na benzeyelim. Aziz kutsanmış anlamına gelir. Kutsanmış yani hayatını ve kendini kutsallaşmaya adayan ve Tanrı yolunda yürüyen kişidir. Mesih kilisenin başı olduğuna göre ve O aziz olduğuna göre O'nun adıyla vaftiz olan her kes aziz adayıdır. Eski dönemlerde insanlar birbirlerine aziz diye seslenirdi. (Bakınız Romanlar 12: 13, I Korintililer 6: 2, Efesliler 14: 33). İlk zamanlarda her hristiyana aziz denmekteydi, daha sonra zamanla 2. yüzyılın başlarında bu terim sedece kilisedeki ünlü kişilere ve ilahiyatcılara verilmeye baslandı. Bu daha sonra sehitlere verilmeye ve daha sonrada bu terim dındar insanlara da kullanılmaya başlandı. Bu olay kendiliğinden dilden dile olmaktaydı.
Bu durum zamanla değişerek her patrikhane kendi azizlerini resmen tanıma imkanı sağladı. Buna göre sahiş Tanrı'ya yarasır bir hayat içindeyse ve bu herkes tarafından biliniyor ve buna katkı ediliyorsa işte o zaman kilise meclisi toplanarak bunu yazılı karala resmen tanır, ve bunu diğer patrikhanelere de bildirerek bütün ortodokslukta bu kişiye aziz unvanı ve anma günü verirlir. Bu olay şahisin ölümünden sonra olur, anma günüde ölüm günüdür.
Buna karşı saygı duymayan ve kilise dışı olan bazı tarıkatlar (Örneğin yehova şahitleri v.b.) bizimle alay etmektedirler. Oysa bir ortodoks alemi olarak biz bunlara saygı duymaya devam edeceğiz. Çünkü biz kiliselerimizi Onların adina değil bizim Tanrı'mız olan her şeye kadir Mesih'in adıyla inşa ediyoruz. Bu onlara taptığımız anamına mı gelir? Kesinlikle hayır, her uluş kendi atalarını anar ve onlara saygı duyarak onalara benzemeye çalışır. Bizler ortodoks kilisesi olarak ta bu azizlerimizi anmakta onlara saygı duymakta ve benzemeye çalısmalıyız.