ÁÆİÆLERİN HAYAT HİKAYELERİ |
27 OCAK’TA ALTINAĞIZLI YUHANNA’NIN KUTSAL NAAŞININ I.S 438 YILINDA KOMANA’DAN KOSTANTİNİYE’YE GETİRİLMESİ KUTLANIR. |
14 Eylül 407 tarihinde Altınağızlı Yuhanna ruhunu Tanrı’ya teslim etti. Zaman geçti, Altınağızlı’nın düşmanları ve onu sevmeyenler birbiri ardına ölerek mezara gittiler. Ama kendisi sanki daha da gelişiyor daha da yüceliyor ve yeryüzünde yükselerek şöhreti halk arasında gittikçe yayılıyor, bu ender rastlanan dini liderin hatıraları ve mücadele hayatı ile mucizevî ve merhametli işleri, öğretileri ile suçsuz yere şehit edilmesi geniş yankılar uyandırıyordu. Bütün bunların üzerinden otuz yıl geçti. Onu anma gününde dördüncü halefi olan Patrik aziz Brokles ona övgü dolu bir konuşma yapar. Halk Patriğin konuşmasını bağırtılarıyla keserek şöyle haykırıyordu: Yuhanna’yı bize getirin. Babamızın kutsal naaşı bizim yanımızda olsun istiyoruz. Brokles te halkın bu isteğini imparatora iletir. Mümin olan yeni imparator ikinci Teodosyos, bütün ruhban sınıfıyla ittifakla halkın bu isteğini yerine getirmeye karar verdi. Aziz Yuhanna’nın kutsal naaşının Kostantiniye’ye getirilmesi için anlaşma yapılır. 438 yılında imparator, Altınağızlı’ya hitaben yazılmış bir mektupla birlikte Komana’ya resmi bir heyet gönderir ve naaşı büyük bir saygıyla kilisedeki mezarından çıkartılır. (Ve bedeni çürümemiş olarak bulunur). Naaş’ı önünde kralın yazdığı mektup okunur ve bu mektup Altınağızlı’nın elleri arasına tutturulur. İmparator Teodosyos bu mektubunda şöyle yazmış: “Ey evrensel öğretmen, ey ruhani pederim sana bu yalvarışlarımı sanki hayattaymışsın gibi takdim ediyorum. Bizi affet ve bize dön. Sevilen bir baba olarak seni sevenleri gelişinle mutlu et. Sana emretmiyorum, fakat sana yalvarıyorum ey onurlu peder seni bekleyenlere kendini hediye et. Sana ait olanlara barışla gel ve seninkiler seni sevgiyle kabul eder.”
Bu değerli cevheri taşımak ve veda etmek için büyük kalabalıklar toplanır. Ve bu günlerde ilginç birçok mucizeler meydana gelir. Örneğin, bunlardan şaşılacak olan birisi şöyle: Altınağızlı’nın naaşı mezarından çıkarılırken, topal bir insan kalabalığı yarıp mezara yaklaşır ve büyük bir iman ve hamasetle naaşı sardıkları kumaş parçasına yapışır ve onu topal olan ayağına sürer. Ve o anda ayağı şifa bulur ve düzelir.
Kraliyet heyeti aziz Altınağızlı’nın naaşıyla birlikte gecikmeden hareket eder ve Komana’dan başkente doğru yol almaya başlar. Bu büyük liderin bu seferki başkent Katedraline dönüşü en büyük mertebeden bir törenle olur. Ve yolda Altınağızlı’nın naaşını taşıyan halk gittikçe kalabalıklaşır. Ve Komana’dan başlayan bu uzun mesafede omuzlar üzerinde taşınır. Ve bu büyük kortej boğaza yaklaşınca, bundan önce Altınağızlı hayatta iken dönüşünde meydana gelen olaylar bu defa da oluşur. Denizin suları, sahile yaklaşan sandalların doldurduğu ve sayılamayacak kadar kalabalık olan hristiyanlardan dolayı canlı bir alana dönüştü. Sahili dolduran kalabalık ellerinde meşaleler ve sevinç haykırışları ve ilahiler eşliğinde dini liderlerini ezgilerle karşılıyorlardı.Aziz Yuhanna’nın naaşını imparatorluğun görkemli yatı taşıyordu.
Yat, sakin sularda yavaş yavaş başkente doğru ilerliyordu. Ve karşı tarafta bütün Kostantiniye sahile taşınmıştı. Ve en başta imparator ve kraliyet ailesi bulunuyordu. Kutsal naaş’ı kiliseye getirildi ve ortada Patriklik tahtına yerleştirildi. Bu tahtta daha önce Altınağızlı oturur ve vaazlarını bütün halka buradan verirdi. Altınağızlı’nın gürleyen sesi bu koltuktan bütün insanlara yayılırdı. İmparator kırmızı kaftanını üzerinden çıkarır, saygıyla yaklaşarak Altınağızlı’nın naaşını kaftanıyla örter ve önünde kız kardeşi ve kızı ile birlikte diz çökerek gözyaşlarıyla ve yüksek sesle bu bağışlayıcı azizden anne ve babasının suçlarını bağışlamasını talep eder. Arkadyos ve Afdoksiya’yı affetmesini ondan diler. Çünkü onun çok acı ve ızdırap çekmesine sebep olmuşlardı. Sonra kutsal sunak önünde onun için hazırlanmış olan tabuta yaklaşıldığında Patrik Brokles, azizin başını eliyle kaldırarak herkesin önünde halkla birlikte haykırırlar: “Ey çok kutsal olan babamız patriklik tahtını tekrar kabul et.” Böylesi dinsel duygularla dolu olan halk ağlar. Hristiyanların bu ruhsal duygularının ve sevinçlerinin sözlerle ifadesi mümkün değildi.
27-01-2013 tarihinde yazéldé.
27-01-2013 tarihinde güncellenmiştir.