Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

ÁÆİÆLERİN HAYAT HİKAYELERİ

 

PERPETUA VE FELİÇİTAS   (+ 203)

 

 

Perpetua tutuklandığı sırada yalnızca bir katekümendi. 22 yaşındaydı ve küçük bir çocuğu vardı. Feliçitas ise tutuklandığında hamileydi. Hapisteyken bir kız çocuk doğurdu. Şehit oldukları sırada ne biri, ne öteki bir zaaf eseri gösterdi. İkisi el ele tutuşarak, 7 Mart 203 günü, Kar­taca‘ da ki stadyuma girdiler ve vahşi hayvanlar tarafından öldürüldüler. Perpetua ve Feliçitas’ ın, yaşamı Hıristiyanların belleklerinde canlı ola­rak kalmış ilk din şehitleri arasında yer almışlardır.

 

(Şehitlik Anlatımından, 18.20-21)

Aziz Perpetua ve Feliçitas Bayramı

 Biz, kardeşler ve oğullar, duyduklarımızı, gördük­lerimizi ve hissettiklerimizi sizlere bildiriyoruz. Böylece, tanık olan sizler de anımsayıp Tanrı’ya şükredin. Olanları izleme mutluluğuna sahip olma­yıp şimdi duydukları ile öğrenmiş bulunanlar ise aziz şehitlerle tinsel bir birlik içinde yaşasınlar ve onların aracılığı ile Rabbimiz İsa Mesih’e yakın­lıklarını hissetsinler. Rabbimize yüzyıllar boyunca şan ve yücelik olsun. Amin.

 

Din şehitleri için zafer günü doğdu. Hapishaneden stadyuma yürüdüler, gökyüzüne çıkar gibi, yüzlerinde haysiyetli mutluluk korkudan değil, neşeden ve heyecandandı.

Perpetua, ilk olarak, boğa tarafından havaya fırlatıldı ve yana düştü. Sonra ayağa kalktı ve yere yatan Feliçitas’ ı görünce yanına yaklaştı, elini uzattı ve yerden kaldırdı. İkisi bir arada ayakta durdular. Kalabalığın acımasızlığı yatışınca Sanavivaria kapısına geri çağrıldılar.

Orada Perpetua yanında duran bir Hıristiyan adayı tarafından karşılandı ve bir düşten uyanırcasına (öylesine kendinden geçmiş ve esrime haline girmişti ki!) etrafına bakındı ve herkesin şaşkınlığı içinde: "0 boğa ile ne zaman karşılaşacağız?" diye sordu. Karşılaşmış olduğunu duyunca da inanmak istemedi, vücudundaki ve giysisindeki izleri fark edinceye dek. Sonra da kardeşini ve o Hıristiyan adayını yanına çağırdı ve bu sözlerle yüreklendirdi: "İnancınızda dayanıklı olun, birbirinizi sevin ve acılarımız yüzünden imanınız sarsılmasın."

O ara başka bir kapının yanında bulunan Saturus asker Pudens’ i öğütlüyordu: "Her şey tahmin ettiğim ve öngördüğüm gibi, daha önce hiçbir vahşi hayvanla karşılaşmamıştım, oysa şimdi tüm kalbinle bana man; işte ben oraya gideceğim ve bir parsın tek ısırması ile öleceğim."

Hemen, gösteri bitmek üzereyken, parsa atıldı ve tek bir ısırma ile öylesine kana bulandı ki halk, "Yıkanmış olan kurtulmuştur, yıkanmış olan kurtulmuştur!" diye bağırarak, ikinci kez vaftiz olduğunu tanıkladı. Bu şekilde yıkanmış olan kurtulmuştu.

o zaman asker Pudens’ e şöyle dedi: Elveda, inancı ve beni anımsa; bu olaylar seni huzursuz etmesinler, aksine güçlendirsinler. Aynı anda parmağındaki yüzüğü istedi ve yarasına batırarak ona bir miras gibi iade eni, kanının teminatını ve anısını ona bırakarak. Sonra da başkaları ile birlikte, artık cansızken, son darbe için ayrılan yere yatırıldı.

Halk onların stadyumun ortasına, seyircilerin gözü önüne getirmelerini ve böylece, cinayetin suç ortağı olarak, vücutlarını delen kılıç darbesini iyice görmeyi istediğinden onlar da ayağa kalktılar, kendi istekleri ile ve şehitliklerini yüce bir barış ayini ile noktalamak için birbirlerini öptükten sonra halkın istediği yere gittiler.

Herkes, hareketsiz ve sessiz, kılıç darbesini yedi: özellikle Saturus ki, Perpetua’ nın görmesinde, ilk ortaya çıktığından ilk canını teslim eden oldu. Nitekim Perpetua’ yı bekliyordu. Perpetua ise acının tadını biraz daha alabilmek için, darbeyi kemiğine yediğinde feryat etti. Sonra ise halen deneyimsiz olan, gladyatörün kararsız elini boynuna yöneltti. Şeytanın bile korktuğu bu denli yüce bir kadın, kendi istememiş olsaydı, başka şekilde ölemezdi.

Ey cesur ve ermiş şehitler! Siz gerçekten Rabbimiz İsa Mesih’in şanını paylaşmak için çağrılanlar ve seçilmiş olanlarsınız.

 

 

1-2-2014 tarihinde yazéldé.

1-2-2014 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN